Amaç: Ön kol çift kemiğinin birlikte kırılması (ÖÇKK), ön kolun anatomik ve fonksiyonel bütünlüğünü ciddi şekilde bozan, yüksek enerjili travmalar sonucu gelişen yaygın kırıklardır. Bu kırıkların tedavisinde uzun süredir plak-vida osteosentezi (PVO) standart yöntem olarak kullanılmakta olup; son yıllarda intramedüller çivileme (İMÇ) ve her iki yöntemi birleştiren hibrit teknikler, minimal invaziv cerrahi avantajları ve fonksiyonel sonuçları açısından dikkat çekmektedir. Bu çalışmanın amacı, ÖÇKK tedavisinde uygulanan dört farklı cerrahi yöntemin cerrahi ve klinik sonuçlarını karşılaştırmaktır.
Gereç ve Yöntem: 2012 ile 2022 yılları arasında radius ve ulna kırığı nedeniyle cerrahi tedavi uygulanmış 191 erişkin hasta retrospektif olarak incelendi. Hastalar dört gruba ayrıldı: her iki kemiğe PVO uygulananlar (Grup A), her iki kemiğe İMÇ uygulananlar (Grup B), radiusa İMÇ ve ulnaya PVO uygulananlar (Grup C), radiusa PSVO ve ulnaya İMÇ uygulananlar (Grup D). Kaynama süresi, floroskopi maruziyeti, cerrahi süresi ve fonksiyonel iyileşme gibi cerrahi sonuçlar değerlendirildi.
Bulgular: Grup B'de cerrahi süre (75,4 dakika) ve kaynama süresi (10,1 hafta) anlamlı şekilde daha kısa olup, Grup A’da ortalama kaynama süresi 13,2 hafta olarak izlendi. Floroskopi maruziyeti ise Grup A’da anlamlı şekilde daha düşüktü. Gruplar C ve D, bu parametrelerde ara değerler gösterdi. Fonksiyonel sonuçlar (eklem hareket açıklığı, el kavrama gücü, parmak uçları arasındaki sıkma gücü ve QuickDASH skorları) açısından gruplar arasında anlamlı fark bulunmadı. Komplikasyon oranı Grup C ve D’de en düşük (%2,5), Grup B’de ise en yüksek (%6,5) olarak izlendi; komplikasyonlar arasında enfeksiyon ve kaynamama yer aldı.
Sonuç: PVO halen ÖÇKK tedavisinde altın standart olarak kabul edilse de, PvO ve İMÇ yöntemlerinin birlikte kullanıldığı hibrit teknikler; daha kısa cerrahi süre, daha hızlı kaynama ve düşük floroskopi maruziyeti gibi avantajlar sunarak umut verici bir alternatif oluşturmaktadır. Bu avantajlara rağmen, bulguların doğrulanması için ileriye dönük çalışmalara ihtiyaç vardır.
Background: Both-bone forearm fracture (BBFx) are common, high-energy injuries that significantly disrupt the forearm's anatomical and functional integrity. While plate-screw osteosynthesis (PSO) has long been the standard treatment, intramedullary nailing (IMN) and hybrid methods combining both approaches have gained attention due to their potential advantages in terms of minimally invasive procedures and functional outcomes. This study aims to compare the surgical and clinical outcomes of four different treatment strategies for BBFx.
Methods: A retrospective review was conducted on 191 adult patients who underwent surgical treatment for combined radius and ulna fractures between 2012 and 2022. Patients were divided into four groups: PSO for both radius and ulna (Group A), IMN for both bones (Group B), IMN for radius and PSO for ulna (Group C), and PSO for radius and IMN for ulna (Group D). Surgical outcomes including union time, fluoroscopy exposure, surgical duration, and functional recovery were analyzed.
Results: Group B demonstrated significantly shorter surgical times (75.4 minutes) and faster fracture union (10.1 weeks) compared to Group A, which had a mean union time of 13.2 weeks. Fluoroscopy exposure was significantly lower in Group A, while Groups C and D showed intermediate results. Functional outcomes, including range of motion, grip strength, pinch strength, and QuickDASH scores, did not show significant differences between groups. The complication rate was lowest in Groups C and D (2.5%) and highest in Group B (6.5%), with complications such as infections and nonunion observed.
Conclusion: While PSO remains the gold standard for BBFx, hybrid methods combining PSO and IMN provide a promising alternative, offering shorter surgical times, faster union, and reduced fluoroscopy exposure. The hybrid technique may become a preferred approach due to its advantages, although further prospective studies are required to confirm these findings.