DIĞER | |
1. | Ön Sayfalar Front Matter Sayfalar I - IX |
DENEYSEL ÇALIŞMA | |
2. | Sıçanlarda oluşturulan süperior mezenterik arter iskemisinde sesamin’in ileum üzerindeki koruyucu etkinliği The protective effects of sesamin on the ileum in superior mesenteric artery ischemia induced in rats Hikmet Özesmer, Mehmet Tolga Kafadar, Eda Yıldızhan, Murat AkkuşPMID: 40211636 PMCID: PMC12000974 doi: 10.14744/tjtes.2025.97340 Sayfalar 317 - 323 AMAÇ: Akut mezenterik arter iskemi yaşla birlikte insidansı artan mortalite ve morbidite nedenlerinden biri olarak görülmektedir. Bu çalışmada süperior mezenter arter (SMA) iskemi ve reperfüzyonuna (I/R) bağlı ileumda gelişen histolojik, immünolojik ve biyokimyasal hasarın giderilmesinde sesamin’in etkinliği incelenecektir. GEREÇ VE YÖNTEM: Çalışmada 28 adet, Sprague-Dawley cinsi sıçan kullanıldı. Sıçanlar rastgele seçilip eşit 4 gruba ayrıldı. Grup I (Sham/Kontrol grubu), grup II (SMA I/R grubu); % 0.5 karboksimetil selüloz 3 hafta süreyle 1 ml/kg dozdan gavaj yoluyla peroral (p.o.) verildi. Üçüncü haftanın sonunda 60 dk iskemi ve 120 dk reperfüzyon uygulandı. Grup III (Sesamin grubu); sesamin 3 hafta süreyle 30 mg/kg dozdan gavaj yoluyla peroral verildi. Grup IV (Sesamin+SMA I/R grubu) olarak belirlendi. BULGULAR: Serum malondialdehit (MDA) düzeyleri en yüksek SMA I/R grubunda görülürken, sesamin+SMA I/R grubunda ortalamanın daha düşük olduğu izlendi (p<0.05). Serum total oksidan seviyelerini (TOS) karşılaştırdığımızda yine sesamin+SMA I/R grubunun ortalaması SMA I/R grubundan daha düşük hesaplandı (p<0.05). Bulgularımıza paralel şekilde proapoptotik faktör olan Bax ekspresyonların SMA I/R grubuna kıyasla sesamin+SMA I/R grubunda daha az yoğunlukta olduğu izlendi. SONUÇ: Histolojik, immünohistokimyasal ve biyokimyasal parametreler doğrultusunda yapılan araştırmamızda sesamin’in SMA I/R öncesinde uygulanması, oluşan oksidatif hasarın giderilmesine ve histolojik değişikliklerin önlenmesine karşın etkin olduğu görülmektedir. |
3. | Sıçan alt ekstremite iskelet kası iskemi reperfüzyon hasarında rosmarinik asitin kırmızı kan hücresi deformabilitesi, morfolojisi ve nitrik oksit üzerindeki etkilerinin değerlendirilmesi Evaluation of the effects of rosmarinic acid on red blood cell deformability, morphology, and nitric oxide in rat lower limb skeletal muscle ischemia-reperfusion injury Celalettin Günay, Hakan Kartal, Ertan Demirbaş, Bilgehan Savaş Öz, Şahin Kaymak, Faruk Metin Çomu, Gökhan Erol, Gökhan Arslan, Tayfun Özdem, Tuna Demirkıran, Muharrem Emre Özdaş, Işıl Taşöz Özdaş, Yiğit Tokgöz, Veli Can ÖzdemirPMID: 40211635 PMCID: PMC12000976 doi: 10.14744/tjtes.2025.25590 Sayfalar 324 - 331 AMAÇ: Eritrosit deformabilitesi eritrositlerin kapiller damarlardan geçerken yaptıkları eğilip bükülme hareketidir ve doku perfüzyonu için hayati öneme sahiptir. Çalışmamızda alt ekstremite iskemi-reperfüzyon uygulanan sıçanlarda rosmarinik asit tedavisinin eritrosit deformabilitesini nasıl ve hangi yolak üzerinden etkilediği araştırılmıştır. GEREÇ VE YÖNTEM: Çalışmamızda ağırlıkları 400-450 gr arasında değişen wistar albino sıçanlar kullanıldı. Sıçanlar rastgele 5 gruba ayırıldı. Herhangi bir işlem uygulanmayan kontrol grubu (C), yalnızca çözücü madde dimetil sülfoksit (DMSO) verilen grup (DMSO), alt ekstremie ana femoral arterden 90 dakika iskemi ve 90 dakika reperfüzyon uygulanan grup (IR), rosmarinik asitin tek başına etkilerinin incelendiği rosmarinik asit kontrol grubu (RA-C) ve iskemi reperfüzyon prosedüründen 1 saat önce intraperitoneal rosmarinik asit verilen grup (IR+RA). Prosedür bitiminde sıçanlardan intrakardiak kan alınarak May-Grunwald ve Giemsa (MGG), endotelial nitrik oksit sentaz (eNOS), eritrosit deformabilite indeksleri, malondialdehit (MDA) ve süperoksit dismutaz (SOD) düzeyleri çalışıldı. BULGULAR: Çalışma sonuçlarında anlamlı değişiklikler saptandı. İskemi reperfüzyon öncesi rosmarinik asit verilen grupta eritrosit deformabilitesi sadece iskemi reperfüzyon yapılan gruba göre istatiksel anlamlı olarak daha iyi tespit edildi. Eritrositlerin morfolojik değişiklikleri de IR+RA grubunda IR grubuna göre istatiksel anlamlı olarak daha iyi bulundu. İmmünohistokimyasal eNOS boyamasında ise IR grubundaki eNOS aktivitesinin IR+RA grubuna göre daha yüksek düzeyde olduğu tespit edildi. Malondialdehit (MDA) ölçümlerinde IR grubunun MDA ölçümlerinin diğer gruplara göre anlamlı düzeyde yüksek olduğu izlendi. Süperoksit dismutaz (SOD) düzeyi analizinde IR-RA grubunun SOD ölçümlerinin diğer gruplara göre anlamlı düzeyde yüksek olduğu izlendi. SONUÇ: Çalışma sonuçlarımızda iskemi öncesi uygulanan rosmarinik asit tedavisinin eritrosit deformasyonunu ve eritrositlerin morfolojik bozulmalarına karşı koruyucu özelliğinin olduğunu gösterdi. Deformabiliteyi düzeltmedeki yolunun ise SOD düzeyini arttırarak, nitrik oksit (NO) üretiminin yan ürünleri olan reaktif oksijen anyonlarını indirgemesi, antioksidan etki oluşturması ve bu şekilde NO’in faydalı etkilerinden yararlanılabilmesi yoluyla olabileceği öngörüldü. |
KLINIK ÇALIŞMA | |
4. | Acil serviste abdominal travmalı hastalarda klinik sonuçların bir göstergesi olarak basitleştirilmiş motor skor ile çarpılmış ters şok indeksi: Retrospektif bir kohort çalışması Reverse shock index multiplied by simplified motor score as an indicator of clinical outcomes in patients with abdominal trauma in the emergency department: a retrospective cohort study Ilker Şirin, Tuğba Sanalp Menekşe, Muzaffer AkkocaPMID: 40211634 PMCID: PMC12000983 doi: 10.14744/tjtes.2025.23798 Sayfalar 332 - 340 AMAÇ: Bu çalışmada, abdominal travmalı hastalarda klinik sonuçların bir öngörücüsü olarak ters şok indeksi (rSI) ile basitleştirilmiş motor skor (sMS) çarpımının (rSIsMS) tanısal değerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. GEREÇ VE YÖNTEM: Çalışmaya, 2023-2024 yılları arasında üçüncü basamak bir hastanenin acil servisine karın travması nedeniyle başvuran hastalar alındı. Hastaların verileri kullanılarak kısaltılmış yaralanma skalası (AIS), yaralanma şiddet skoru (ISS), revize edilmiş travma skoru (RTS) ve travmaya bağlı yaralanma şiddet skoru (TRISS) hesaplandı. Ayrıca, rSIsMS ile ters şok indeksi ve Glasgow koma skalası (GKS) çarpımı olan rSIG hesaplandı. BULGULAR: Çalışmaya toplam 270 hasta alındı. Mortalite sonlanımı açısından TRISS, rSIsMS ve rSIG’in tanısal değerlilikleri incelendi; sırasıyla AUC değerleri 0.928; 0.908 ve 0.886 olarak bulundu. Yoğun bakım ünitesi (YBÜ) ihtiyacı için TRISS ve rSIsMS’in AUC değerleri sırasıyla 0.844 ve 0.852 olarak hesaplandı. Cerrahi müdahale ihtiyacı açısından TRISS ve rSIsMS’in AUC değerleri sırasıyla 0.774 ve 0.881 olup, bu sonlanımda rSIsMS’nin tanısal değerliliği TRISS’ten anlamlı düzeyde yüksekti (p<0.001; DeLong testi). Masif kan transfüzyonu (MKT) gereksinimi açısından TRISS ve rSIsMS’in AUC değerleri sırasıyla 0.799 ve 0.930 olarak bulundu. Bu sonlanım için de rSIsMS’nin tanısal değerliliği TRISS’ten anlamlı olarak yüksekti (p<0.001; DeLong testi). SONUÇ: rSIsMS, abdominal travmalı hastalarda masif kan transfüzyonu ve cerrahi müdahale ihtiyaçlarını öngörmede diğer travma skorlarına göre üstündür ve mortalite ile YBÜ ihtiyaçlarını öngörmede benzer performans göstermektedir. Kolay hesaplanabilir olması ve yatak başında hızlıca elde edilebilmesi, rSIsMS’nin acil servisteki klinik kullanım değerini artırabilir. |
5. | Komplikasyonlu seyir gösteren akut pankreatit için acil servis başvurusundaki prediktif faktörler Predictive factors at emergency department admission for a complicated course of acute pancreatitis Fatih Acehan, Ihsan Ateş, Nisbet YilmazPMID: 40211631 PMCID: PMC12000972 doi: 10.14744/tjtes.2025.05070 Sayfalar 341 - 349 AMAÇ: Akut pankreatit (AP), acil servis hekimlerinin sıkça karşılaştığı, hafif bir formdan, şiddetli ve potansiyel olarak ölümcül bir forma kadar geniş bir şiddet spektrumuna sahip bir hastalıktır. Bu çalışmada, AP'li hastalarda komplikasyonlu bir hastalık seyirini öngörebilecek acil servis başvuru parametrelerini belirlemeyi amaçladık. GEREÇ VE YÖNTEM: 2010 ve 2018 yılları arasında ardışık olarak AP tanısı konan hastalar çalışmaya dahil edildi ve hastalar komplikasyonlu ve komplikasyonsuz AP olmak üzere iki gruba ayrıldı. Acil servise başvuru sırasındaki birçok klinik ve laboratuvar özelliği iki grup arasında karşılaştırıldı ve komplikasyonlu AP için bağımsız risk faktörleri belirlendi. Komplikasyonlu AP, şu durumların herhangi birinin varlığı olarak tanımlandı; hastanede yatış sırasında ölüm, şiddetli hastalık, nekroz, geç peripankreatik veya vasküler komplikasyonlar ve pankreatik/peripankreatik ya da büyük ekstra-pankreatik enfeksiyonların varlığı. BULGULAR: Çalışmaya alınan 511 hastanın 74'ü (%14.5) komplikasyonlu AP grubuna dahil edildi. AS'ye başvuru sırasında tekrarlayan AP, alkolik eti-yoloji, plevral efüzyon, sistemik enflamatuvar yanıt sendromu ve kalsiyum seviyeleri komplikasyonlu AP için bağımsız risk faktörleri olarak belirlendi. Bu beş prediktörün kombinasyonunun komplikasyonlu AP'yi öngörmedeki eğri altındaki alan değeri 0.857 (güven aralığı: %95, 0.810-0.904) idi ve mevcut skorlamalardan anlamlı derecede yüksekti. SONUÇ: Beş basit parametre kullanılarak komplikasyonlu AP gelişimi başarıyla öngörüldü. Bu parametreler, AP'de klinik olarak ciddi olayın gelişimini öngörmek amacıyla yeni skor sistemleri geliştirilirken dikkate alınmalıdır. |
6. | Adli Tıp Kurumu Erzurum Adli Tıp Grup Başkanlığında 2016-2021 yılları arasında otopsisi yapılan yabancı uyruklu olguların değerlendirilmesi Evaluation of autopsy cases involving foreign nationals at the Erzurum Forensic Medicine Group, Presidency of the Forensic Medicine Institute between 2016 and 2021 Abdulkadir Sancı, Ahmet Nezih Kök, Mustafa Talip ŞenerPMID: 40211633 PMCID: PMC12000982 doi: 10.14744/tjtes.2025.23483 Sayfalar 350 - 357 AMAÇ: Bir devletin vatandaşı olmayan kişiler "yabancı"; vatandaşlık bağı olan kişiler ise "uyruk" olarak tanımlanır. Ülkemizde ölen yabancı uyruklu bir kişinin ölüm belgesi; yabancı uyruklu kişinin ölümü resmi sağlık kurumunda gerçekleşmişse ilgili kurum yöneticisi, özel sağlık kurumunda ise tedavi eden hekim tarafından düzenlenir. Adli veya şüpheli ölümler için ölü muayene ve otopsi, Ceza Muhakemesi Kanunu ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun genelgesine uygun olarak yapılır. Olayın detaylarına göre bildirim formu, ilgili konsolosluklara ve Dışişleri Bakanlığı’na iletilir. Yabancı uyruklu ölümlere ait veriler, ülkedeki yabancı nüfusun demografik özelliklerini ve ölüm nedenlerini anlamak için önemli bir kaynaktır. Bu çalışmada, yabancı uyruklu olguların ölümlerini, coğrafi ve sosyoekonomik bağlamda değerlendirerek bilimsel veri oluşturmayı, önlenebilir ölüm nedenlerini tespit etmeyi amaçladık. GEREÇ VE YÖNTEM: Çalışmamız kapsamında, Adli Tıp Kurumu Erzurum Grup Başkanlığı Morg İhtisas Dairesi'nde 2016-2021 yılları arasında otopsisi yapılan yabancı uyruklu olgunun raporları geriye dönük olarak incelendi. BULGULAR: Çalışma kapsamında 90 olguya ulaşılmıştır. Olguların %92'si (n=83) erkek ve %65.5'i (n=59) genç-orta yaş grubundadır. Yaş ortalaması 34.1 olan olguların %78.8’i (n=71) Orta Asya uyrukludur. Ölüm nedenleri incelendiğinde %28.8’i (n=26) hastalık, %16.6’sı (n=15) trafik kazası ve %14.4’ü (n=13) hipotermi olarak belirlenmiştir. Negatif otopsi oranı %5.5 (n=5) olarak bulunmuş, bu vakalarda ileri çürüme bulguları gözlemlenmiştir. SONUÇ: Otopsisi yapılan yabancı uyruklu ölüm olgularının çoğunluğunun travmatik nedenlerle ve sınır dışında gerçekleştiği, bu sonuçların göç hareketliliğinin ölümcül etkilerini gösterdiği tespit edilmiştir. Yabancı uyruklu kişilerin ölümünde, Viyana Konsolosluk Sözleşmesi'nin gerekliliklerini yerine getirilmeli, ölüm bildirimleri yapılmalı ve kimlik belirleme işlemleri için örnekler saklanmalıdır. |
7. | Deprem sırasında gebe hastaların obstetrik bakımdan yönetimi Obstetric management of pregnant patients during an earthquake Gülsüm Uysal, Fikriye Işıl Adıgüzel, Ghaith Hejazi, Neşe YücelPMID: 40211642 PMCID: PMC12000975 doi: 10.14744/tjtes.2025.69209 Sayfalar 358 - 364 AMAÇ: Son dönemde yaşanan ve hatta "yüzyılın felaketi" olarak anılan Kahramanmaraş Depremi, 6 Şubat 2023'te meydana gelmiş, 7.7 büyüklüğündeki depremin ardından 10 ilde çok sayıda yıkım ve kayıp meydana gelmiştir. Amacımız deprem sonrası hastanemiz kadın hastalıkları ve doğum acil servisine başvuran canlı gebe hastalarda uyguladığımız cerrahi ve radyolojik algoritmayı sonuçları analiz ederek paylaşmaktır. GEREÇ VE YÖNTEM: Bu retrospektif gözlemsel bir çalışmadır. Araştırmaya, 6 Şubat-6 Mart 2023 tarihleri arasında Adana ilinde bulunan üçüncü basamak eğitim ve araştırma hastanesinin kadın hastalıkları ve doğum acil servislerine başvuran ve/veya sevk edilen, depremden etkilenen (yatırılarak takip edilen) hamile hastalar alındı. Hastaların başvuru şikayetleri, travma bulguları, ameliyat detayları ve obstetrik sonuçlar kaydedildi. BULGULAR: 58 depremzede hamile hasta vardı. Ortalama gebelik haftası yaşı 22.24±10.59 haftaydı. En sık saptanan obstetrik şikayet pelvik ağrı veya kasılma (%36.3) idi. Depremzedelerin 11'inin 2'si vajinal, 9'u sezaryenle doğum yaptı. Doğum sırasındaki ortalama gebelik yaşı 32.81 haftaydı. Üç hastaya küretaj yapılırken, sadece 1 hastaya histerotomi uygulandı. 6 canlı doğum, 5 ölü doğum gerçekleşti. İlk değerlendirme sonucu sezaryen kararı verilen gebelerde midline kesi uygulanmış, bebeğin doğumu ve uterusun kapatılmasının ardından batın içi organlar kontrol edilmiş olası pelvik ve diğer fraktürler için intraoperative skopi cihazı ile kontrol edilmiştir. Gerekli durum halinde genel cerrahi ve ortopedi bölümleri ile hasta konsülte edilmiştir ve durumuna göre servis yada yoğunbakıma gönderilmiştir. SONUÇ: Ultrasonografi gebelerde acil durumlarda hızla kullanılan ana yöntem haline gelmiştir. Radyolojik değerlendirme imkanı olmayan ve hızlı karar vermek zorunda kalan depremzedeler için önerilen cerrahi adımlar özellikle midline kesi ve değerlendirmeler (doğum sonrası intraoperatif skopi cihazı ile değerlendirme) hem bebek hem de anne için hayat kurtarıcı olabilir. |
8. | Laparoskopik apendektomiden açık appendektomiye konversiyon için risk faktörleri: Tek merkezli deneyimin retrospektif analizi Risk factors for conversion from laparoscopic appendectomy to open appendectomy: A retrospective analysis of single-center experience Cengiz Ceylan, İsa Elbistan, Bora BarutPMID: 40211638 PMCID: PMC12000985 doi: 10.14744/tjtes.2025.36423 Sayfalar 365 - 370 AMAÇ: Akut apandisit (AA), cerrahi akut abdomen nedenlerinin başında gelmektedir. Günümüzde laparoskopik apendektomi (LA) en sık tercih edilen cerrahi yöntemdir. Tüm laparoskopik cerrahiler için açığa konversiyon durumu olduğu gibi LA için de bu durum geçerlidir. Bu çalışma ile AA’in laparoskopik cerrahisinde, açığa konversiyon nedenlerini ortaya koymayı amaçladık. GEREÇ VE YÖNTEM: Retrospektif vaka kontrol çalışması olarak planlanan çalışmaya 2018 ve 2023 yılları arasında akut apandisit nedeniyle laparoskopik appendektomi yapılan 445 hasta alındı. Laparoskopik appendektomi esnasında açığa konverte olan ve olmayan olmak üzere hastalar iki gruba ayrılarak, hastaların preoperatif demografik, klinik ve perioperatif verileri değerlendirildi. Tek değişkenli ve çok değişkenli analizler yapıldı. BULGULAR: Çalışmaya alınan 445 hastanın yaş median (çeyrekler arası aralık) 34 (25-49) yıldı. Hastaların %58.2’si erkek olmakla birlikte açığa konversiyon oranı %3.8’di. Tek değişkenli analizlerde, yaş (p=0.002), ASA (p=0.011), ED arrival time (p<0.001), CRP (p<0.001), amilaz (p=0.012), 6≤ Malatya komplike apandisit prediktif skor (MKAPS) (p<0.001), komplike apandisit (p<0.001) açığa konversiyona işaret etse de çok değişkenli analizlerde sadece 6≤ MKAPS'in (p=0.034) bağımsız risk faktörüydü. SONUÇ: Açığa konversiyonun akut apandisitte kaçınılmaz durumlardan biri olduğu düşünülürse, klinisyenlerin kullanılabilirliği kolay olan MKAPS ile açığa konverte olabilecek vakaları tahmin edebilir, hatta primer açık cerrahiyi tercih etmeye yönlenmesine yardımcı olabilir. |
9. | BT kılavuzluğunda pediküler spinal iğne yerleştirme ile torasik omurga lezyonlarının preoperatif lokalizasyonunda yeni bir yöntem için tek merkez deneyimleri Single-center experiences with a novel method for preoperative localization of thoracic spine lesions using computed tomography-guided pedicular spinal needle placement Ali Rıza Güvercin, Mehmet Orbay Bıyık, Mehmet Aktoklu, Uğur Yazar, Ertuğrul ÇakırPMID: 40211641 PMCID: PMC12000984 doi: 10.14744/tjtes.2025.82844 Sayfalar 371 - 374 AMAÇ: Torasik omurga sorunlarının tedavisinde torasik seviye lokalizasyonu diğer omurga bölgelerine göre daha zordur. Bu çalışmanın amacı torakal omurga cerrahisi öncesinde bilgisayarlı tomografi eşliğinde pediküler spinal iğne yerleşiminin güvenilirliğini kanıtlamak ve torakal omurga ve omurilik cerrahisi sırasında hata payını, ameliyat süresini ve ameliyathane radyasyon maruziyetini azaltmaktır. YÖNTEMLER: Torasik omurga ve/veya omurilikle ilişkili lezyonlara posterior yaklaşım yapılan on dört hasta incelendi. Spinokatlar BT kılavuzluğunda, ilgili vertebranın pedikülüne aynı gün veya ameliyattan bir gece önce yerleştirildi. Cerrahi alan her zamanki gibi hazırlandı ve BT kılavuzluğunda ilgili torasik pediküle bir spinokat yerleştirildi. BULGULAR: Çeşitli nedenlerle yapılan torasik bölge ameliyatlarında ameliyat öncesi BT eşliğinde işaretleme yapılan hastalarda intraoperatif seviye lokalizasyonu daha güvenilir ve kolaydı. Preoperatif hazırlık ve intraoperatif anestezi süreleri kısaldı, intraoperatif çekilen floroskopik görüntü sayısı azaldı ve spinal yanlış lokalizasyonlar gözlenmedi. SONUÇ: Elde edilen sonuçlar, her türlü torasik cerrahi öncesinde preoperatif BT ile seviye lokalizasyonunun yapılmasının torasik omurga cerrahisi için güvenli, güvenilir ve faydalı bir yöntem olduğunu göstermektedir. |
10. | 6 Şubat 2023 depremlerinde Ankara Etlik Şehir Hastanesi cerrahi afet takımının tecrübe ve gözlemleri The observations and experience of the Surgical Disaster Response Team from Ankara Etlik City Hospital in the earthquakes of February 6, 2023 in Türkiye Ümit Özdemir, Emre Kaymakçı, Bilal Abbasoğlu, Ülfet Nihal Irdem Köse, Cem Koray Çataroğlu, Hüseyin Bilgehan Çevik, Abdullah Şenlikçi, Julide ErgilPMID: 40211630 PMCID: PMC12000973 doi: 10.14744/tjtes.2025.02803 Sayfalar 375 - 380 AMAÇ: 6 Şubat 2023 tarihinde Türkiye’nin güney illerinde ard arda iki büyük deprem meydana geldi. Aynı gün Ankara Etlik Şehir Hastanesinde derhal bir cerrahi afet takımı kuruldu ve bölgeye intikal ederek Hatay-Reyhanlı Devlet Hastanesinde 7 gün çalıştı. Bu çalışmanın amacı Ankara Etlik Şehir Hastanesi Cerrahi Afet takımının 6 Şubat 2023 depremlerindeki verileri, tecrübesi ve önerilerini sunmaktır. GEREÇ VE YÖNTEM: Veriler Cerrahi afet takımındaki hekimlerin kişisel kayıtlarından elde edilmiştir. Hekimlere çalıştığı birimler, çalışma şekilleri, yaptığı ameliyatlar, tedaviler, gözlemler, tecrübeler ve önerileri soruldu. BULGULAR: Anestezistler ameliyathanede ve yoğun bakımlarda çalıştı. Ameliyatların yanında acildeki ihtiyaç nedeniyle kalp damar cerrahı, genel cerrahlar ve çocuk cerrahı acil servis kırmızı ve sarı alanda çalıştı. Ortopedi 96, beyin cerrahi 11, kalp-damar cerrahisi 5, genel cerrahi 4, çocuk cerrahi 4 cerrahi girişimde bulundu. Ameliyatların %80’i ortopedi, %20’si ise diğer branşlar tarafından gerçekleştirilmiştir. SONUÇ: Yıkıntıdan yaralı kurtarılanlarda ekstremite yaralanması sıktır, çoğunlukla ortopedik girişim gerekli olur. Yöneticileri de deprem mağduru olan hastane yönetimi yeni gelen afet takımı tarafından üstlenilmelidir. Hangi bölgedeki afete, hangi bölgenin, ne desteği vereceği (personel, taşıt, malzeme, hasta sevklerini karşılama) ayrıntılı bir şekilde hazırlanmalıdır. Afet takımlarına cerrahlara ek olarak acil tıp uzmanları, iç hastalıkları uzmanları, pediatristler, jinekologlar dahil edilmelidir. Cerrahi afet takımları doktor, hemşire ve yardımcı personelden oluşan tam tekmil bir takım olmalıdır. |
11. | 2023 Türkiye depreminde cerrahi tedavi yapılan hastalardaki mortaliteyi etkileyen faktörler Factors affecting mortality in patients undergoing surgical procedures after the 2023 Türkiye earthquake Hatice Kaya Özdoğan, Barış Arslan, Emine Cantimur Işık, Ümit Kara, Osman Çiloğlu, Mehmet Eryılmaz, Mehmet ÖzdoğanPMID: 40211639 PMCID: PMC12000980 doi: 10.14744/tjtes.2025.68317 Sayfalar 381 - 388 AMAÇ: 6 Şubat 2023 tarihinde Güneydoğu Türkiye ve Kuzey Suriye’de iki büyük deprem gerçekleşti. Bu depremlerde Türkiye’de 11 il etkilendi ve büyük bir yıkım yaşandı. Bu çalışmanın amacı deprem sonrasında bölgede bulunan bir eğitim ve araştıma hastanesinde anestezi altında ameliyata alınan hastalarda mortaliteyi etkileyen faktörlerin araştırılmasıdır. GEREÇ VE YÖNTEM: Hastanemize depremden etkilenen toplam 4622 hasta başvurdu. Bu çalışma bu hastalardan anestezi altında ameliyata alınan 637 hastayı içermektedir. Hasta kayıtları retrospektif olarak tarandı. Demografik bilgiler, laboratuvar bulguları, yaralanma tipleri, uygulanan cerrahi tipleri, APACHE II skorları, yoğun bakım yatış süreleri, mortalite bilgileri incelendi. Enkaz altında geçen süre ve hastaneye nakil süreleri acil ambulans kayıtlarından alındı. BULGULAR: Çalışmaya alınan hastalardan 159’u enkaz altında kalıp daha sonar enkazdan çıkarılmışlardı. Ortalama APACHE II skoru 29.6 olarak belirlendi. Mortalite hızı %3.9 olarak gerçekleşti. Crush sendromu ve ek yanık hasarının mortaliteyi arttırdığı saptandı. Başvuru sırasında direk yoğun bakım yatış ve hemodinamik destek gereksinimi, erkek cinsiyet, uzamış enkaz altında kalış ve nakil süreleri, yüksek APACHE II skoru, başvuru sırasında potasyum, fosfor, keratin kinaz, kan üre nitrojen, AST, ALT, CRP seviyelerinde artış ve asidoz mortaliteyi etkileyen faktörler olarak bulundu. Enkaz altında kalış süresinin mortalite tahmininde güçlü olduğu (AUC=0.895) ve bu sürenin optimal kesim noktasının 21 saat olduğu, mortalite öngörü duyarlılığının %78.9, özgüllüğünün ise %86.4 olduğu belirlendi. SONUÇ: Enkaz altında kalış süresi deprem mağduru travma hastalarında mortaliteyi belirlemede en önemli faktörlerden birisidir. Kurtarma süresinde 21 saat kritik noktadır. Yaralının enkazdan erken çıkartılması ve hızlı hastaneye nakil deprem sonrası sağkalım için kritik önem taşımaktadır. |
12. | Tetik parmak tedavisinde sık sorulan sorulara ChatGPT'nin yanıtlarının kalitesinin değerlendirilmesi Assessing the quality of ChatGPT's responses to commonly asked questions about trigger finger treatment Mehmet Can Gezer, Mehmet ArmangilPMID: 40211643 PMCID: PMC12000978 doi: 10.14744/tjtes.2025.32735 Sayfalar 389 - 393 AMAÇ: Bu çalışma, tetik parmak ile ilgili hasta sorularına yanıt vermede Generative Pre-trained Transformer'in (ChatGPT; OpenAI, San Francisco, CA) doğruluk ve güvenilirliğini değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Bu değerlendirme, tedavi öncesinde hasta eğitimini geliştirme potansiyeline sahiptir ve yapay zeka tabanlı sistemlerin hasta eğitim sürecindeki rolünü aydınlatmayı hedeflemektedir. GEREÇ VE YÖNTEM: Tetik parmak ile ilgili en sık sorulan on soru, hasta eğitimine yönelik web sitelerinden ve literatür taramasından derlenmiş ve ChatGPT'ye yöneltilmiştir. Yanıtlar, iki ortopedi uzmanı tarafından JAMA Benchmark kriterleri ve DISCERN aracı kullanılarak değerlendirilmiştir. Ek olarak, yanıtların okunabilirliği Flesch-Kincaid sınıf seviyesi ile analiz edilmiştir. BULGULAR: ChatGPT'nin tetik parmak ile ilgili sorulara verdiği yanıtlar için DISCERN puanları 35 ile 47 arasında değişmiş ve ortalama 42 olarak bulunmuştur, bu da "orta" kaliteye işaret etmektedir. Yanıtların %60'ı tatmin edici bulunurken, %40'ında eksiklikler tespit edilmiştir. JAMA Benchmark kriterlerine göre, bilimsel referans eksikliği önemli bir dezavantaj olarak öne çıkmıştır. Ortalama okunabilirlik seviyesi üniversite düzeyindedir, bu da düşük sağlık okuryazarlığına sahip hastalar için bilgiyi anlamayı zorlaştırmaktadır. Yanıtların daha geniş bir hasta kitlesi için erişilebilir ve anlaşılabilir hale getirilmesi gerekmektedir. SONUÇ: Bulgularımız, bildiğimiz kadarıyla, tetik parmak bağlamında ChatGPT kullanımını araştıran ilk çalışma olduğunu göstermektedir. ChatGPT, tetik parmak hakkında genel bilgiler sağlama konusunda makul bir başarı göstermektedir; ancak, hasta eğitimi için birincil kaynak olarak kullanılmadan önce uzman denetimi gereklidir. |
13. | Travmatik izole spinöz proses kırıkları Traumatic isolated spinous process fractures Muhittin Emre Altunrende, Elif Evrim EkinPMID: 40211632 PMCID: PMC12000981 doi: 10.14744/tjtes.2025.20830 Sayfalar 394 - 398 AMAÇ: Saptanan omurga kırıkları içinde izole travmatik spinöz proces kırıkları küçük bir yere sahiptir. Tüm spinal bölgeler içinde servikal omur daha sık görülür ve Clay-Shoveler's kırıkları olarak adlandırılır. Bu çalışmada son 5 yıl içerisinde spinal travma sonrası radyolojik tetkiklerinde spinöz proces kırığı raporlanan hastalar içinden sadece izole spinöz proces kırığı olanlar ayrılmıştır. Bu hastaların yaş, cinsiyet ve travma sebebi, spinal ligaman hasarı yönünden araştırılması amaçlandı. GEREÇ VE YÖNTEM: Hastanemizde son 5 yıl içerisinde herhangi bir neden ile yapılan spinal vertebra MR ve BT incelemeleri retrospektif olarak tarandı ve tekrar değerlendirildi. Travma nedeniyle yapılmayan tetkikler ve değerlendirmeyi engelleyecek artefaktı olan tetkikler, ile spinal vertebra ameliyatı geçirmiş olan hastalar çalışma dışı bırakıldı. Etyoloji ICD tanıları ile tarandı. Hastalar yaş, cinsiyet ve travma sebebi, spinal ligaman hasarı kayıt edildi. BULGULAR: 36 erkek, 8 kadın toplam 44 hasta araştırmaya dahil edildi. Ortalama yaş 43,1 idi. 25 hasta trafik kazası, 18 hasta düşme nedeniyle değerlendirilmişti. Spinöz proces kırıkları sırası ile servikal bölgede 18, torakal bölgede 17, lomber bölgede 3, 15 hastada multipl spinöz proces kırığı izlenmekle birlikte servikal + torakal bölgede (Clay-Sholever’s kırığı) 6 hastada saptandı. 12 hastada tomografi tetkikine ek olarak STİR kesitli spinal MR yapılmıştı. Clay-Shover's kırığı olan tüm hastalarda BT + MR tetkiki yapılmıştı. MR tetkiki yapılan tüm hastalarda interspinöz ligaman hasarı izlendi Bunula birlikte kanal içi patoloji veya ek bir patoloji izlenmedi. SONUÇ: Travmaya bağlı spinöz proces kırıkları tek başına az görülmesine ve genellikle medikal tedavi ile takip edilmesine rağmen, özellikle servikotorakal birleşkede çoklu sayıda olabileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle ilk tespit edilen bölgenin altındaki omurlarda değerlendirilmeli ve kemik yapıyı değerlendiren tetkiklere ek olarak STIR sekansı da içeren MRI gibi ligaman hasarı ve nöral kanalı değerlendiren tetkiklerde yapılmalıdır. |
14. | Büyümesi tamamlanmayan hastalarda medial malleol kırığının cerrahi tedavisinin klinik ve radyolojik sonuçları Clinical and radiological outcomes of surgically treated medial malleolus fractures in skeletally immature patients Sevan Sıvacıoğlu, Serkan Bayram, Taha Bedir Demir, Ismail Tarık Atasoy, Buğra Yoldaş, Halil Ibrahim Balcı, Mehmet AşıkPMID: 40211637 PMCID: PMC12000977 doi: 10.14744/tjtes.2025.74311 Sayfalar 399 - 404 AMAÇ: McFarland kırıkları olarak da bilinen medial distal tibia Salter-Harris Tip 3 ve Tip 4 epifiz yaralanmaları, büyüme plağı hasarı ve uzun süreli eklem deformiteleri potansiyelleri nedeniyle önemli riskler oluşturur. Eklem uyumunu yeniden sağlamak için cerrahi tedavi yaygın olarak kullanılmak-tadır, ancak cerrahi tedavinin mi yoksa konservatif tedavinin mi daha üstün olduğu konusunda bir fikir birliği yoktur. Bu çalışmanın amacı, McFarland kırıklarında cerrahi müdahalenin orta dönem klinik ve radyolojik sonuçlarını araştırmaktır. GEREÇ VE YÖNTEM: Bu retrospektif çalışmada, 2021-2023 yılları arasında 1. basamak travma merkezinde McFarland kırığı nedeniyle cerrahi tedavi uygulanan 6-17 yaş arası 13 hastanın sonuçları analiz edildi. Cerrahi tedavi yöntemleri arasında vida fiksasyonu, K-teli fiksasyonu ve gergi teli fiksasyonu yer aldı. Sonuç ölçümleri arasında radyolojik deformite değerlendirmeleri (LDTA, ADTA), hareket açıklığı (EHA) ölçümleri, fonksiyonel sonuçlar için ayak ve ayak bileği yetenek ölçümü (FAAM) skorları ve ameliyat edilen ve edilmeyen uzuvlar arasında yapılan karşılaştırmalarla ağrı için görsel analog skala (VAS) skorları yer aldı. BULGULAR: LDTA ve ADTA ameliyat edilen ve edilmeyen ekstremiteler arasında minimal fark göstererek başarılı bir cerrahi yeniden hizalama olduğunu gösterdi (p<0.05). Ameliyat edilen uzuvda ROM hafif kısıtlılık gösterdi, ancak yüksek FAAM skorları ve düşük VAS skorları etkili fonksiyonel iyileşme ve ağrı yönetimini gösterdi. Korelasyon analizi, FAAM skorları ile EHA arasında orta derecede pozitif bir ilişki (r=0.45) ve FAAM skorları ile radyolojik hizalama arasında daha zayıf bir korelasyon (r=0.32) olduğunu ortaya koydu. SONUÇ: McFarland kırıklarının cerrahi tedavisi, minimal EHA kısıtlamaları ve anlamlı dizilim ve fonksiyonel iyileşmeler ile olumlu klinik ve radyolojik bulgular saptandı. |
OLGU SUNUMU | |
15. | Gastrik hemoraji ile prezente olan pankreas trofoblastik karsinosarkomu olgu sunumu ve literatür taraması Case report and literature review of trophoblastic pancreatic carcinosarcoma presenting with gastric hemorrhage Emir Mehmet Yünlüel, Iklil Eryılmaz, Fırat Yetiş, Elife Kımıloğlu, Nuray Doğan, Ahmet Muzaffer ErPMID: 40211640 PMCID: PMC12000979 doi: 10.14744/tjtes.2025.72884 Sayfalar 405 - 410 Pankreas karsinosarkomu pankreasın çok nadir görülen malign tümörlerinden bir tanesidir. Agresif seyretmekle birlikte tespit edildiklerinde lokal veya uzak organ metastazı ile saptanabilirler. Bu yazımızda hastanemiz acil servisine kanlı kusma şikayeti ile başvuran ve gastrik hemoraji ön tanısı ile operasyona alınan hastada lokal invazyon göstermiş olan pankreas trofoblastik karsinosarkomuna uygulanan cerrahi prosedür, patoloji sonucu ve hastalığın kısa sürede agresif progresyonu prezente edilmiştir. Nadir bir vaka olan pankreas trofoblastik karsinosarkomu için literatür taraması yapılmış ve bulgular sınulmuştur. |