p-ISSN: 1306-696x | e-ISSN: 1307-7945
Cilt : 30 Sayı : 12 Yıl : 2024

Hızlı Arama

SCImago Journal & Country Rank
Yeni bir topografik sınıflandırmanın burun kırığının prognozunu ve tedavi şeklini belirleme üzerindeki etkisi [Ulus Travma Acil Cerrahi Derg]
Ulus Travma Acil Cerrahi Derg. 2023; 29(2): 212-217 | DOI: 10.14744/tjtes.2022.09406

Yeni bir topografik sınıflandırmanın burun kırığının prognozunu ve tedavi şeklini belirleme üzerindeki etkisi

Seckin Aydin Savas1, Ismail Erkan Aydin2
1Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Tıp Fakültesi, Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı, Antalya
2Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Tıp Fakültesi, Acil Tıp Kliniği, Antalya

AMAÇ: Burun kırığının sınıflandırılması klinik bulgulara veya radyolojik bulgulara göre yapılır. Burun kırığının sınıflandırma sistemleri genellikle burun kırığının tipini belirler. Bir sınıflandırmanın kırığın tipini belirlemekten çok tedavi şekli ve prognozu hakkında bilgi vermesi önemlidir. Bu çalışmanın amacı, yeni topografik sınıflandırmanın burun kırığının prognoz parametrelerini belirleme ve tedavi yöntemine karar verme üzerindeki etkisini göstermektir. GEREÇ VE YÖNTEM: Aralık 2018 ile Eylül 2020 arasında acil servisten sevk edilen burun kırığı olan hastaları incelendi. Lateral nazal radyografi görüntüleri, bilgisayarlı tomografi (BT) yüz görünümü ve/veya üç boyutlu bilgisayarlı tomografi (3D) görüntüleri BT) burun kemiği kırığı olan 120 hastayı analiz etmek için incelendi. Burun kemiğinin kraniyalden kaudale olan uzunluğu, burun uzunluğuna dik iki çizgi ile eşit üç seviyeye bölündü. Kırık yeri nazal kemiğin kaudal kısmından kraniyal kısmına kadar sırasıyla seviye I, II ve III olarak belirlendi. Hastaların demografik özellikleri, kırığın olduğu taraf, kırığın paterni, eşlik eden kırıklar ve tedavi şekli not edildi.
BULGULAR: Yüz yirmi olguda nazal kırıkların yerleşim sıklığı I. seviye, II. seviye ve III. seviyede sırasıyla %44, %28 ve %27 idi. Kalın kemik kalınlığı olan seviyelerde kırık sıklığının düşük olması beklenen bir sonuçtu. İki taraflı veya tek taraflı olma oranlarına bakıldığında, nazal kemik kalınlığının ince olduğu seviye I grubunda unilateral görülme sıklığının daha yüksek, seviye III grubunda ise daha az olduğu bulundu (p<0.05). Seviye I grubunda depresif olmayan/minimal depresif kırık paterni %92.6 ile en yüksek orana sahipti (p<0.05). Depresif/eleve kırık paterni seviye II grubunda daha yaygındı (p<0.05). Parçalı patern en çok seviye III grubunda gözlendi. Eşlik eden kırık oranı ve uygulanan tedavi şekli kırık seviyesinin anatomik özelliği ile uyumluydu. TARTIŞMA: Sonuç olarak, yeni topografik sınıflamanın, eşlik eden kırık, kırığın tarafı ve kırık paterni gibi klinik prognoz parametrelerini ve ayrıca kapalı veya açık redüksiyon gerekliliğini diğer sınıflamalara göre daha iyi değerlendirdiğini düşünüyoruz.

Anahtar Kelimeler: Burun kırıkları, burun kırıkları sınıflandırılması, burun kırıklarının topografik sınıflandırması.

The effect of a new topographic classification on determining the prognosis of nasal fracture and treatment modality

Seckin Aydin Savas1, Ismail Erkan Aydin2
1Department of Plastic and Reconstructive Surgery, Alanya Alaaddin Keykubat University Faculty of Medicine, Antalya-Türkiye
2Department of Emergency Medicine, Alanya Alaaddin Keykubat University Faculty of Medicine, Antalya-Türkiye

BACKGROUND: Classifications of nasal fracture are based on clinical findings or radiological findings. The classification systems of nasal fracture usually determine the type of nasal fracture. It is important that a classification gives information about treatment modality and prognosis rather than determining the type of fracture. The objective of this study was to show the effect of the new topographic classification on determining the parameters of prognosis and deciding on treatment modality of the nasal fracture.
METHODS: We reviewed patients with nasal fracture that was referred from emergency department between December 2018 and September 2020. The views of lateral nasal radiography, the facial view of computed tomography (CT), and/or the views of three-dimensional CT were examined to analyze 120 patients with nasal bone fractures. The length of the nasal bone from the top to the base was divided into equal three levels by two lines perpendicular to the length of the nose. The location of fracture was determined as level I, II, and III, respectively, from caudal part to cranial part of the nasal bone. The demographic features of patients, the side of the fracture, the pattern of fracture, accompanying fractures, and the treatment modality were noted.
RESULTS: The frequencies of location of nasal fractures were 44%, 28%, and 27% at level I, level II, and level III, respectively, in 120 cases. It was an expected result that the frequency of fractures was low in parts with the thick bone. Considering the rates of being bilateral or unilateral, it was found that the frequency of unilateral was higher in group of level I, where the thickness of nasal bone was thin, but it was less in group of level III (p<0.05). Non-depressed/minimal-depressed pattern of fracture in group of level I accounted for 92.6% which was the highest frequency (p<0.05). Depressed/elevated fracture patterns were more common in group of level II (p<0.05). Comminuted pattern was mostly observed in group of level III. The rate of accompanying fractures and the applied treatment modality was consistent with anatomic feature of fracture’s level.
CONCLUSION: We believe that the new topographic classification evaluates the parameters of clinical prognosis such as accompanying fracture, site of fracture and pattern of fracture, and also requirement of closed or open reduction better than other classifications.

Keywords: Classification of nasal fracture, nasal fracture, topographic classification of nasal fracture.

Sorumlu Yazar: Seckin Aydin Savas, Türkiye
Makale Dili: İngilizce
×
APA
NLM
AMA
MLA
Chicago
Kopyalandı!
ATIF KOPYALA