p-ISSN: 1306-696x | e-ISSN: 1307-7945
Volume : 30 Issue : 11 Year : 2024

Quick Search

SCImago Journal & Country Rank
The effects of analgesic treatment and chest physiotherapy on the complications of the patients with rib fractures that arise from blunt chest trauma [Ulus Travma Acil Cerrahi Derg]
Ulus Travma Acil Cerrahi Derg. 2020; 26(4): 531-537 | DOI: 10.14744/tjtes.2019.26356

The effects of analgesic treatment and chest physiotherapy on the complications of the patients with rib fractures that arise from blunt chest trauma

Timuçin Alar1, İsmail Ertuğrul Gedik2, Murat Kara3
1Department of Thoracic Surgery, Çanakkale Onsekiz Mart University Faculty of Medicine, Çanakkale-Turkey
2Department of Thoracic Surgery, Erzurum Regional Education and Research Hospital, Erzurum, Turkey
3Department of Thoracic Surgery, İstanbul University İstanbul Faculty of Medicine, İstanbul-Turkey

BACKGROUND: This prospective study aims to investigate the effect of chest physiotherapy and analgesic therapy on the possible complications of isolated rib fractures attributable to blunt thoracic trauma, such as hemothorax and pneumothorax.
METHODS: Patients who presented to Çanakkale Onsekiz Mart University School of Medicine Hospital’s Emergency Department and Thoracic Surgery outpatient clinics within the first 24 hours of the post-traumatic period and did not have additional intrathoracic complications at presentation with blunt thoracic trauma and who were diagnosed with isolated rib fractures were enrolled in this prospective research study. The groups were designated as the patients who would receive analgesic treatment only (Group A) and the patients who would receive chest physiotherapy and analgesic treatment together (Group B). Patients who had first and second rib fractures or three or more rib fractures and who did not have additional organ injury were hospitalized in the Thoracic Surgery clinics; patients who had other organ trauma were hospitalized in related clinics. Patients were reassessed on their seventh and 30th post-traumatic days with physical examination and radiologic studies.
RESULTS: The mean age of the 114 patients were 56.3±16.4 (22–87). There were 37 (32.5%) women and 77 (67.5%) men. Each group included 57 patients. The most common form of trauma was the same-level falls (31.6%). The mean number of rib fractures of all participants was 2.6±0.7 (1–10); the median number was 1.5. Fifty-two (45.6%) patients were hospitalized. The mean length of stay was 4.0±1.1 days. At the end of their treatment and follow-up periods, pleural effusion was found in 28 patients (24.6%) out of 114 enrolled at the side of trauma. Group B had a higher number of patients with pleural effusion (43.9%) than group A (5.3%). We performed tube thoracostomy in four patients, all of which were in group B (p<0.05).
CONCLUSION: As a result of this study, chest physiotherapy maneuvers have increased the incidence of late hemothorax in patients with three or more isolated rib fractures. Also, minimal hemothoraces (<300 ml) may spontaneously regress, and no additional surgical treatment are required if the proper follow-up procedures are performed. It is advisable to hospitalize the blunt thoracic trauma patients who have three or more rib fractures and who are planned to undergo chest physiotherapy and or are prone to develop additional complications because of possible risks.

Keywords: Blunt thoracic trauma, chest physiotherapy; hemothorax; rib fracture.

Künt toraks travması sonucu izole kot fraktürü gelişen hastalarda analjezik tedavi ve solunum fizyoterapisinin komplikasyonlara etkisi

Timuçin Alar1, İsmail Ertuğrul Gedik2, Murat Kara3
1Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı, Çanakkale
2Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Göğüs Cerrahisi Kliniği, Erzurum
3İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi, Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı, İstanbul

AMAÇ: Bu ileriye yönelik çalışmanın amacı künt toraks travmaları nedeniyle izole kot fraktürü gelişen olgularda solunum fizyoterapisi ve ağrı kontrolünün, olası komplikasyonlardan hemotoraks ve/veya pnömotoraks gelişim riski üzerine etkisinin araştırılmasıdır.
GEREÇ VE YÖNTEM: Bu ileriye yönelik çalışmaya Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Acil Servis ve Göğüs Cerrahisi Polikliniği’ne, künt toraks travması sonrası ilk 24 saat içinde başvuran ve izole kot fraktürü tespit edilen hastalar alındı. Kot fraktürü olan hastalardan ilk başvuru anında hemotoraks, pnömotoraks, yelken göğüs, atelektazi, pnömoni, akciğer kontüzyonu gibi ek yaralanması olmayan hastalar çalışmaya dahil edildi. Hastalar, kapalı zarf usulü sadece analjezik tedavi verilecek hastalar (Grup A) ve analjezik tedavi ile birlikte solunum fizyoterapisi verilecek hastalar (Grup B) olarak iki ayrı gruba ayrıldı. Birinci ve ikinci kot fraktürü saptanan olgular ile üç veya daha fazla kot fraktürü saptanan ve ek organ yaralanması olmayan hastalar göğüs cerrahisi kliniğine, ek organ yaralanması olanlar ise ilgili kliniklere yatırılarak takibe alındı. Bu kriterlerin dışında kalan izole kot fraktürlü hastalar ise gerekli tedavileri düzenlenerek poliklinikten takip edildi. Olgular travmayı takip eden ilk hafta ve birinci ayın sonunda fizik muayene ve radyolojik incelemeler ile değerlendirildi.
BULGULAR: Çalışmaya dahil edilen 114 hastanın yaşları ortalama 56.3±16.4 (22–87) olarak bulundu. Hastaların 37’si (%32.5) kadın, 77’si (%67.5) erkekti. A ve B gruplarına 57’şer hastadan oluştu. Hastaların en sık geçirdikleri travma %31.6 ile aynı seviyeden düşme idi. Hastaların kot fraktürü sayılarının ortalaması 2.6±0.7 (1–10), ortanca sayı 1.5 olarak bulundu. Bu 114 hastanın 52’si (%45.6) hastanede yatarak tedavi edildi. Çalışmaya alınan hastaların yatış süreleri incelendiğinde hastaların ortalama yatış süresi 4.0±1.1 idi. Tedavi ve takipleri sonucunda çalışmaya alınan 114 hastanın 28’inde (%24.6) kot fraktürü gelişen tarafta plevral efüzyon saptandı. Hastalarda plevral efüzyon gelişme durumunun gruplara göre dağılımı incelendiğinde B grubundaki hastalarda (%43.9) A grubundaki hastalardan (%5.3) istatistiksel olarak anlamlı şekilde daha fazla plevral efüzyon gelişimi izlendi (p<0.0001). Çalışmamızda takipler sonucunda A grubundaki hiçbir hastaya müdahale gerekmezken, B grubundaki dört hastaya hemotoraks tanısıyla tüp torakostomi uygulandı (p<0.05).
TARTIŞMA: Çalışmamızda künt toraks travması sonucu izole üç ve daha fazla kot fraktürü gelişen hastalarda solunum fizyoterapisi uygulamalarının gecikmiş hemotoraks gelişme riskini önemli derecede artırdığı, minimal hemotoraksların (<300 ml) uygun takip prosedürlerine uyulduğu takdirde spontan regrese olabileceği ve ek cerrahi müdahaleye gerek olmayabileceği tespit edilmiştir. Künt toraks travması sonucu üç ve daha fazla kot fraktürü olan hastalara eğer solunum fizyoterapisi uygulanması planlanıyorsa hastaların hastaneye yatırılarak takip ve tedavi edilmesi olası riskleri içeren ek komplikasyonlar gelişebilmesi açısından önerilebilir.

Anahtar Kelimeler: Hemotoraks, kot fraktürü; künt toraks travması; solunum fizyoterapisi.

Corresponding Author: Timuçin Alar, Türkiye
Manuscript Language: English
×
APA
NLM
AMA
MLA
Chicago
Copied!
CITE