BACKGROUND: The surgical outcomes of comminuted subtrochanteric fractures result in high incidence of nonunion and malunion due to high energy trauma. Biological fixation offers decrease in these complications while preserving soft tissue vascularity. The aim of this study was to evaluate the results of patients treated with bridge plating for comminuted subtrochanteric femoral fractures retrospectively. METHODS: Ten patients with comminuted subtrochanteric femoral fractures between 1996 and 2002 were included into this study. All patients were male and mean age was 46±15.2 years (range: 29-76 years). Six patients had C-3-1 and four patients had C-3-2 type fractures according to AO/OTA classification. Bridge plating under fluoroscopy control, according to biological fixation principles was carried out on all patients. Pain, walking capacity, functionality, motion, daily activities, radiological assessment for Sander’s criteria and shaft-neck angles of both fractured and the other sides were recorded for statistical analysis, at the last follow-up. RESULTS: Mean follow-up period was 62±20.9 months (range: 37-104 months). Partial and full weight-bearing were recommended at an average period of 3.3±1.1 (range: 1.5-4.5 months) and 4,8±1 months (range: 3-6 months) respectively (range: 3-6 months). There were eight excellent (80%), one good (10%) and one poor (10%) results according to Sanders’ criteria. There was no statistically significant difference between the healthy and fractured sides with respect to femoral shaft-neck angles. CONCLUSION: We have concluded that biological fixation applied with bridge plating offered an alternative method in the treatment of comminuted subtrochanteric femoral fractures.
Keywords: Biological fixation, comminuted fracture; femur; retrospective studies; subtrochanteric femur.AMAÇ: Parçalı subtrokanterik kırıklar, yüksek enerjili yaralanma olmalarından dolayı cerrahi tedavi sonrası yüksek kaynamama ve kötü kaynama riski taşırlar. Biyolojik tespit yumuşak doku kanlanmasını korurken, bu komplikasyonları azaltmayı hedefler. Bu çalışmada amaç, parçalı subtrokanterik kırıklı olguların köprü plaklama sonrası geriye dönük olarak sonuçlarını değerlendirmektir. GEREÇ-YÖNTEM: 1996-2002 yılları arasında parçalı subtrokanterik kırıklı 10 olgu çalışmaya dahil edildi. Tüm olgular erkekti, ortalama yaş 46±15,2 yıl (dağılım 29-76) idi. AO/OTA sınıflamasına göre altı olguda C-3-1, dört olguda C-3-2 tip kırık mevcuttu. Tüm olgulara floroskopi kontrolünde biyolojik tespit kurallarına uygun köprü plaklama uygulandı. Son kontrolde Sander’s kriterleri için, ağrı, yürüme kapasitesi, fonksiyonel durum, hareket, günlük aktiveteler, radyolojik değerlendirme, kırık ve sağlam taraf femur boyun-cisim açıları ölçüldü. BULGULAR: Ortalama izleme süresi 62±20,9 aydı (dağılım 37-104). Kısmi yüklenme ortalama 3,3±1,1 ayda (dağılım 1,5-4,5), tam yüklenme ortalama 4,8±1 ayda (dağılım 3-6) önerildi. Sander’s kriterlerine göre sekiz çok iyi (%80), bir iyi (%10) ve bir kötü (%10) sonuç saptandı. Femur boyun-cisim açıları bakımından kırıklı ve sağlam taraflar arasında anlamlı fark saptanmadı. SONUÇ: Parçalı subtrokanterik femur kırıklarının tedavisinde, köprü plaklama ile uygulanan biyolojik tespitin alternatif bir yöntem olduğunu düşünüyoruz.
Anahtar Kelimeler: Biyolojik tespit, femur; parçalı kırık; retrospektif çalışma; subtrokanterik femur.