Background: Metal alloys utilized in the management of jaw fractures may exert genotoxic effects. Our purpose was to compare the genotoxicity of intermaxillary fixation devices containing nickel and chromium to that of titanium miniplates utilized in treatment of jaw fractures through the analysis of sister chromatid exchange.
Methods: In this prospective study, in a total of 28 non-smoker patients (10 females, 18 males; mean age 33.43±10.76; range 15 to 60 years) with jaw fractures, 14 were treated with intermaxillary fixation by administration of nickel-chromium wire and arch bar and 14 with titanium miniplates to investigate the genotoxicity of different metal alloys. The outcome variable was the frequency of sister chromatide exchange in peripheral lymphoctyes, determined through the analysis of venous blood samples obtained preoperatively and 4 to 6 weeks postoperatively.
Results: The frequency of the average sister chromatid exchange was found to be significantly higher in patients treated with the nickel-chromium intermaxillary fixation devices than those treated by titanium miniplates (1.29±0.29 vs. 0.46±0.39, p<0.001).
Conclusion: Although titanium miniplate osteosynthesis is an invasive technique in comparison with the nickel-chromium-containing intermaxillary fixation devices, titanium seems to exert less genotoxic effect than the nickel-chromium alloy. However, this finding should be supported in clinical studies with a larger sampling size.
Amaç: Çene kırıklarının tedavisinde kullanılan metal alaşımları genotoksik etkilere yol açabilir. Amacımız, kardeş kromatit değişim sıklığının analiziyle, çene kırıklarının tedavisinde kullanılan nikel-krom içerikli intermaksiller fiksasyon araçları ve titanyum miniplakların genotoksisitelerini karşılaştırmaktır.
Gereç Ve Yöntem: Bu ileriye yönelik çalışmada, farklı metal alaşımlarının genotoksisitesini araştırmak için çene kırığı bulunan ve sigara içmeyen toplam 28 hastanın (10 kadın, 18 erkek; ortalama yaş 33,43±10,76; dağılım 15-60 yıl) 14’ünde nikel-krom içerikli ark bar ve tel uygulanmasıyla intermaksiller fiksasyon gerçekleştirilirken diğer 14’üne titanyum miniplak tedavisi uygulandı. Sonuç değişkeni ameliyat öncesinde ve ameliyattan dört-altı hafta sonra alınan venöz kan örneklerindeki periferal lenfositlerde görülen kardeş kromatit değişiminin sıklığıydı.
Bulgular: Ortalama kardeş kromatit değişim sıklığının nikel-krom içerikli intermaksiller fiksasyon araçlarıyla tedavi edilen hastalarda titanyum miniplaklarla tedavi edilenlere oranla önemli ölçüde daha yüksek olduğu gözlendi (1,29±0,29 ve 0,46±0,39, p<0,001).
Sonuç: Her ne kadar titanyum miniplak osteosentezi nikel-krom içerikli intermaksiller fiksasyon araçlarına kıyasla daha invaziv bir teknik ise de, titanyumun nikel-krom alaşımından daha az genotoksik etkiye yol açtığı görülmektedir. Ancak bu bulgu daha geniş örneklem büyüklüğüyle gerçekleştirilen klinik çalışmalarla desteklenmelidir.