BACKGROUND
The aim of the present study was to evaluate the clinicopathological features in patients with perforated gastric cancer, to point out the surgical approaches, and to analyze the factors that affect morbidity and mortality.
METHODS
The data of 24 patients with perforated gastric cancer who underwent emergency intervention between 1996 and 2006 were retrospectively analyzed. The overall age was 60.6 years, and 62.5% of the patients were male.
RESULTS
The tumor was localized at the antrum most frequently (66.7%), and stage IV disease was present in 66.7% of the patients (n=16). Concomitant disease was present in 58.3% of the patients (n=14). In 54.2% of patients (n=13) primary repair and omentopexy, in 20.8% (n=5) D0 or D1 total gastrectomy, in 8.3% (n=2) D0 subtotal gastrectomy, in 8.3% (n=2) D0 wedge resection, and in 8.3% (n=2) staged D2 total gastrectomy were performed. The morbidity rate was 29.2% (n=7) and the mortality rate was 25% (n=6). Multivariant analysis showed that diffuse peritonitis and the period between perforation and operation (longer than 24 hours) were effective on prognosis, either on morbidity (p=0.002 and p=0.002, respectively) or on mortality (p=0.009 and p=0.000, respectively).
CONCLUSION
Postoperative morbidity and mortality rates are high in patients with perforated gastric cancer. In resectable cases, one-stage radical gastrectomy should be encouraged if conditions allow. In patients with diffuse peritonitis and poor general condition, palliative surgery or staged radical gastrectomy should be considered. High rates of mortality and morbidity can be reduced with early diagnosis and with the surgical control of gastric perforation before peritonitis.
AMAÇ
Bu yazıda, mide tümörü perfore olan hastalarda klinik ve patolojik özellikler sunuldu, cerrahi yaklaşımlar değerlendirildi, mortalite ve morbiditeye etkili faktörler araştırıldı.
GEREÇ VE YÖNTEM
1996-2006 yılları arasında mide tümörü perforasyonu nedeniyle acil ameliyat edilen 24 hastanın verileri retrospektif olarak incelendi. Hastaların %62,5’i erkek ve yaş ortalaması 60,6 yıl idi.
BULGULAR
Tümör en sık (%66,7) antrum yerleşimliydi ve %66,7’sinde (n=16) hastalık evre IV idi. Olguların %58,3’ünde (n=14) yandaş hastalık vardı. Olguların %54,2’sine (n=13) primer dikiş ve omentopeksi, %20,8’ine (n=5) D0 veya D1 total gastrektomi, %8,3’üne (n=2) D0 subtotal gastrektomi, %8,3’üne (n=2) D0 kama rezeksiyon ve %8,3’üne (n=2) basamaklandırılmış cerrahiyle D2 total gastrektomi uygulandı. Olguların %29,2’sinde (n=7) ameliyat sonrası morbidite, %25’inde (n=6) mortalite gelişti. Çok değişkenli analizlerde diffüz peritonit gelişmesinin ve ameliyata kadar geçen sürenin 24 saatten uzun olmasının hem morbidite (sırasıyla p=0,002 ve p=0,002) ve hem de mortalite gelişimine (sırasıyla p=0,009 ve p=0,000) yönelik prognostik faktörler olduğu gösterildi.
SONUÇ
Mide tümör perforasyonlarının ameliyat sonrası morbidite ve mortalite oranları yüksektir. Genel durumu iyi hastalarda tümör rezektabl ise tek aşamalı radikal gastrektomi yapılmalıdır. Genel durumu kötü ve diffüz peritoniti olan hastalarda ise palyatif cerrahi veya basamaklandırılmış yaklaşımla radikal gastrektomi yapılabilir. Yüksek mortalite ve morbidite oranları erken tanıyla ve diffüz peritonit gelişmeden perforasyonun kontrol altına alınmasıyla düşürülebilir.