BACKGROUND: This study assessed the histopathological and oxidative effects of topical Aloe Vera (AV) on penile fractures (PF) formed experimentally in a rat model.
METHODS: Forty Wistar albino rats (220-250 g) were used. The PF model was created experimentally with a number 15 lancet. Then, the rats were randomly and equally divided into five groups. In the first group (C), no incision was formed. In the second group (P), an incision was formed. In the third group (PR), the incision line was closed primarily. In the fourth group (PA), AV was locally applied onto the incision without suturing for three days. In the last group (PRA), AV was applied to the primary repair region for three days. All groups were compared to each other according to histopathological and biochemical data.
RESULTS: Hyperemia-bleeding was observed to be suppressed in the PRA group compared to the other groups (p<0.001). Inflammation was observed only in Groups PR and PRA (p<0.001). Significant fibrosis was observed in the PA and PRA groups compared to the other groups (p<0.001). Superoxide Dismutase (SOD) and Glutathione (GSH) values increased in favor of Group PRA (p=0.009 and p=0.035, respectively). Total Oxidative Status (TOS) and Malondialdehyde (MDA) values decreased in favor of Group PA (p=0.036 and p=0.026, respectively). Tumor Necrosis Factor-alpha (TNF-α) and Interleukin-1 beta (IL-1ß) levels decreased mostly in the PRA group, but these changes did not reach statistical significance (p>0.05).
CONCLUSION: Topical AV application reduces tissue inflammation and oxidative stress but appears to increase the development of fibrosis after PF.
AMAÇ: Bu çalışmada topikal aleo veranın (AV) sıçan modelinde deneysel olarak oluşturulan penil fraktur (PF) üzerindeki histopatolojik ve oksitatif etkileri değerlendirildi.
GEREÇ VE YÖNTEM: Kırk adet Wistar albino sıçan (220-250 g) kullanıldı. PF modeli deneysel olarak 15 numaralı lanset ile oluşturuldu. Sıçanlar rastgele ve eşit şekilde 5 gruba ayrıldı. Birinci grupta (C) herhangi bir kesi oluşturulmadı. İkinci grupta (P) insizyon oluşturuldu. Üçüncü grupta (PR) kesi hattı primer olarak kapatıldı. Dördüncü grupta (PA) 3 gün süreyle insizyon hattına onarım yapmadan lokal olarak AV uygulandı. Son grupta (PAV) primer onarım bölgesine 3 gün süreyle AV uygulandı. Tüm gruplar histopatolojik ve biyokimyasal verilere göre birbirleriyle karşılaştırıldı.
BULGULAR: PRA grubunda hiperemi-kanamanın diğer gruplara göre baskılandığı görüldü (p<0.001). Enflamasyon sadece PR ve PRA grubunda görüldü (p<0.001). PA ve PRA gruplarında diğer gruplarla karşılaştırıldığında anlamlı fibrozis gözlendi (p<0.001). SOD ve GSH değerleri PRA grubu lehine arttı (sırasıyla p=0.009 ve p=0.035). TOS ve MDA değerleri PA grubu lehine azaldı (sırasıyla p=0.036 ve p=0.026). TNF-α en çok PRA gru-bunda, IL-1ß düzeyi ise en çok PRA grubunda azaldı ancak tüm bu değişiklikler istatistiksel anlamlılık kazanmadı (p>0.05).
SONUÇ: Topikal AV uygulamasının doku inflamasyonunu ve oksidatif stresi azaltığı ancak PF sonrası fibrozis gelişimini arttırdığı görülmektedir.