AMAÇ: Klinik skorlama sistemleri, son yıllarda negatif apandektomiyi azaltmak için kullanılmaktadır. Bununla birlikte, bu sistemlerin kullanımı, teşhis doğruluğundaki farklılıklardan dolayı sorgulanmaktadır. Bu ileriye yönelik çalışmada akut apandisit tanısında daha önce tanımlanan tüm değişkenlerin bir kombinasyonu kullanılarak yeni bir klinik skorlama sistemi geliştirilmesi amaçlanmıştır.
GEREÇ VE YÖNTEM: Aralık 2016 ile Nisan 2017 arasında akut apandisit için acil apandisit ameliyatı yapılan ardışık hastalar ileriye dönük olarak çalışmaya dahil edildi. Hastaların ilk başvurusu esnasında, daha önce kullanılan klinik skorlama sistemlerinden alınan değişkenleri içeren hazır bir anket uygulandı. Histopatolojik analiz ana sonuç değişkeni olarak kabul edildi. Histopatolojik olarak akut apandisit bulgusu olmayan hastalar negatif appendektomi olarak tanımlandı. Tüm değişkenlerin akut apandisit ile olan ilişkilerini belirlemek için istatistiksel değerlendirme yapıldı. Nümerik değişkenlerin kestirim (cut-off) değerlerini belirlemek için ROC ve AUC analizleri yapıldı.
BULGULAR: Ortalama yaşları 30.8±12.8 yıl ve negatif apendektomi oranı %5.5 olan 200 hasta çalışmaya dahil edildi. 11.05/mm3’den daha yüksek lökosit sayısı ve %71.2’den daha yüksek nötrofil oranı dışında diğer değişkenler ile histopatolojik olarak kanıtlanmış akut apandisit arasında anlamlı bir ilişki gösterilemedi (sırasıyla, p=0.003 ve p=0.015).
TARTIŞMA: Bu çalışmada elde edilen bulgular, skorlama sistemlerinin geliştirilmesinin ve/veya kullanılmasının akut apandisitin tanısal doğruluğunu anlamlı bir şekilde iyileştirmediğini göstermektedir.
BACKGROUND: Clinical scoring systems have been used to reduce negative appendectomy rate for several decades. However, the use of these systems has been questioned due to differences in their diagnostic accuracies. The aim of this prospective study was to develop a new clinical scoring system using a combination of all previously described variables for the diagnosis of acute appendicitis (AA).
METHODS: Consecutive patients who underwent emergency appendectomy for AA between December 2016 and April 2017 were prospectively included in the study. During admission, a prepared questionnaire including variables obtained from the previously used clinical scoring systems was administered. Histopathological analysis was regarded as the main outcome. Patients with no histopathological evidence of AA were defined as negative appendectomy. All variables were analyzed separately to assess their association with AA. A receiver operating characteristic curve with area under curve analysis was performed to obtain the cut-off values for numerical variables.
RESULTS: There were 200 patients with a mean age of 30.8±12.8 years with a negative appendectomy rate of 5.5%. There was no significant association between the variables and the detection of histologically proven AA except increased white blood cell count >11.05/mm3 and proportion of the polymorphonuclear leukocytes >71.2% (p=0.003 and p=0.015, respectively).
CONCLUSION: The present study shows that the development and/or use of scoring systems does not significantly improve the diagnostic accuracy of AA.