AMAÇ: Akut mezenterik iskemi (AMİ) bağırsakları besleyen mezenterik damarların obstrüksiyonuyla bağırsaklarda iskemiye neden olan, mortalite oranı %80’i bulan hastalık grubudur. İnsidansı 100.000’de kişi başına 0.63’tür. Sağkalım için erken tanı ve tedavi çok önemlidir. AMİ’nin farklı tip ve aşamalarını yansıtabilen ideal bir biobelirteç yoktur. Çalışmamızda AMİ tanısıyla ameliyat edilen hastalarda ameliyat öncesi aşamada L-laktat, D-dimer, lökosit, C-reaktif protein (CRP) ve nötrofil/lenfosit oranının (NLO) prediktif ve prognostik önemi araştırıldı.
GEREÇ VE YÖNTEM: Bu çalışmada 2015–2019 tarihleri arasında AMİ tanısı ile ameliyat edilen 44 hasta incelendi. Çalışmaya alınan hastaların demografik, klinik, radyolojik, laboratuvar, cerrahi bulguları dahil edildi. Hastalar etiyolojik olarak AMİ grubuna göre gruplandırıldı. Bu hastaların L-laktat, D-dimer, CRP, lökosit, NLO seviyeleri belirlendi. AMİ gruplarına göre istatiksel analiz yapıldı.
BULGULAR: Çalışmaya alınan 44 hastanın yaş ortalaması 67.7 yıl, kadın erkek oranı 0.76 idi. Tomografi bulgularına göre hastaların %31.8’inde (n=14) mezenter arter embolisi, %29.5’inde (n=13) mezenter arter trombüsü, %25 (n=11) hastada mezenter ven trombüsü, %13.6’sında (n=6) non-oklüsiv mezenter iskemi saptandı. AMİ tipleriyle karşılaştırıldığında D-dimer ve CRP testleri diğer markırlara göre anlamlı şekilde farklı bulundu. Toplam yatış süresi ile L-laktat (p=0.047) ve CRP (p=0.045) ile anlamlı bir korelasyon saptandı. Yapılan analizlerde tüm AMİ tiplerinde mezenter iskemi tanısında kullanılabilecek ortak biyobelirteç CRP olmuştur.
TARTIŞMA: Ameliyat öncesi özellikle CRP düzeyinin AMİ tanısında, alt tipini belirlemede ve klinik seyrini belirlemede etkin şekilde kullanılabilir. Ancak L-laktat, D-dimer, lökosit ve nötrofil/lenfosit oranlarının tüm AMİ alt tiplerinin tanısını koymada etkinliği yoktur.
BACKGROUND: Acute mesenteric ischemia (AMI) is a disease that causes an ischemia in the intestines due to the obstruction of the mesenteric vessels feeding the intestines, with a mortality rate reaching up to 80%. The overall incidence of AMI is 0.63 per 100,000 people. Early diagnosis and treatment are very important for survival. There is no ideal biomarker that can reflect different types and stages of AMI. This study investigated the predictive and prognostic value of L-lactate, D-dimer, leukocyte, C reactive protein (CRP) and neutrophil/lymphocyte ratio (NLR) in the preoperative period were investigated in patients operated for AMI.
METHODS: A total of 44 patients operated for AMI between 2015 and 2019 were evaluated in this study. Demographic, clinical, radiological, laboratory and surgical findings of the patients included in this study were recorded. The patients were divided into groups according to the etiological type of AMI. L-lactate, D-dimer, CRP, leukocyte, and NLR levels of these patients were determined. Statistical analysis was performed according to AMI groups.
RESULTS: The mean age of the 44 patients included in this study was 67.7 years and the female to male ratio was 0.76. According to tomography results, 31.8% (n=14) of the patients had mesenteric artery embolism, 29.5% (n=13) had mesenteric artery thrombus, 25% (n=11) had mesenteric vein thrombus and 13.6% (n=6) had non-occlusive mesenteric ischemia. When AMI types were compared, D-dimer and CRP levels were found to be significantly different from other markers. The total length of stay in the hospital was found to be significantly correlated with the L-lactate (p=0.047) and CRP (p=0.045) levels. In the analyses, CRP was determined to be the common biomarker that could be used in the diagnosis of mesenteric ischemia in all AMI types.
CONCLUSION: Particularly, the CRP level can be used effectively in the preoperative period to diagnose AMI and to determine its subtype and clinical course. However, L-lactate, D-dimer, leukocyte and NLR are markers that have no predictive value in the diagnosis of all AMI subtypes.