AMAÇ: McFarland kırıkları olarak da bilinen medial distal tibia Salter-Harris Tip 3 ve Tip 4 epifiz yaralanmaları, büyüme plağı hasarı ve uzun süreli eklem deformiteleri potansiyelleri nedeniyle önemli riskler oluşturur. Eklem uyumunu yeniden sağlamak için cerrahi tedavi yaygın olarak kullanılmak-tadır, ancak cerrahi tedavinin mi yoksa konservatif tedavinin mi daha üstün olduğu konusunda bir fikir birliği yoktur. Bu çalışmanın amacı, McFarland kırıklarında cerrahi müdahalenin orta dönem klinik ve radyolojik sonuçlarını araştırmaktır.
GEREÇ VE YÖNTEM: Bu retrospektif çalışmada, 2021-2023 yılları arasında 1. basamak travma merkezinde McFarland kırığı nedeniyle cerrahi tedavi uygulanan 6-17 yaş arası 13 hastanın sonuçları analiz edildi. Cerrahi tedavi yöntemleri arasında vida fiksasyonu, K-teli fiksasyonu ve gergi teli fiksasyonu yer aldı. Sonuç ölçümleri arasında radyolojik deformite değerlendirmeleri (LDTA, ADTA), hareket açıklığı (EHA) ölçümleri, fonksiyonel sonuçlar için ayak ve ayak bileği yetenek ölçümü (FAAM) skorları ve ameliyat edilen ve edilmeyen uzuvlar arasında yapılan karşılaştırmalarla ağrı için görsel analog skala (VAS) skorları yer aldı.
BULGULAR: LDTA ve ADTA ameliyat edilen ve edilmeyen ekstremiteler arasında minimal fark göstererek başarılı bir cerrahi yeniden hizalama olduğunu gösterdi (p<0.05). Ameliyat edilen uzuvda ROM hafif kısıtlılık gösterdi, ancak yüksek FAAM skorları ve düşük VAS skorları etkili fonksiyonel iyileşme ve ağrı yönetimini gösterdi. Korelasyon analizi, FAAM skorları ile EHA arasında orta derecede pozitif bir ilişki (r=0.45) ve FAAM skorları ile radyolojik hizalama arasında daha zayıf bir korelasyon (r=0.32) olduğunu ortaya koydu.
SONUÇ: McFarland kırıklarının cerrahi tedavisi, minimal EHA kısıtlamaları ve anlamlı dizilim ve fonksiyonel iyileşmeler ile olumlu klinik ve radyolojik bulgular saptandı.
BACKGROUND: Medial distal tibial Salter-Harris Type 3 and Type 4 epiphyseal injuries, also known as McFarland fractures, pose significant risks due to their potential to damage the growth plate and cause long-term joint deformities. Surgical treatment is commonly performed to restore joint congruity; however, there is no clear consensus on whether surgical or conservative treatment yields better outcomes. This study aimed to evaluate the mid-term clinical and radiological outcomes of surgical treatment in patients with McFarland fractures.
METHODS: This retrospective study analyzed outcomes of 13 patients, aged 6-17 years, who underwent surgical treatment for McFarland fractures between 2021 and 2023 at a Level 1 Trauma Center. Surgical methods included screw fixation, K-wire fixation, and tension wire fixation. Outcome measures included radiological deformity assessments (lateral distal tibial angle [LDTA], anterior distal tibial angle [ADTA]), range of motion (ROM), Foot and Ankle Ability Measure (FAAM) scores for functional assessment, and Visual Analogue Scale (VAS) scores for pain. Comparisons were made between the operated and non-operated limbs.
RESULTS: LDTA and ADTA values showed minimal differences between the operated and non-operated limbs, indicating successful surgical realignment (p<0.05). Although slight ROM limitations were observed in the operated limb, high FAAM scores and low VAS scores reflected good functional recovery and effective pain management. Correlation analysis revealed a moderate positive correlation (r=0.45) between FAAM scores and ROM, and a weaker correlation (r=0.32) between FAAM scores and radiological alignment.
CONCLUSION: Surgical treatment of McFarland fractures resulted in favorable clinical and radiological outcomes, with minimal limitations in ROM and significant improvements in alignment and functional recovery. However, ongoing follow-up is essential, particularly in younger patients, to monitor and manage the risk of potential growth disturbances.