AMAÇ: Tibial eminensia kırıkları, oluşum mekanizması açısından ACL rüptürüne benzeyen avülsiyon yaralanmalarıdır. İnsidansı çok fazla olmasa da, doğru tedavi edilmediği takdirde bazı komplikasyonlara ve diz ekleminde kalıcı hasarlara neden olabilmektedir. Bu çalışmadaki amacımız kliniğimizde pediatrik popülasyondaki tibial eminensia kırıklarının tedavisinde uyguladığımız artroskopik dikiş tekniğinin orta dönem sonuçlarının değerlendirilmesidir.
GEREÇ VE YÖNTEM: Ocak 2013–Aralık 2017 tarihleri arasında bulunan tip 2 (>5 mm deplasman), 3 ve 4 tibial eminensia kırığı nedeniyle kliniğimizde artroskopik dikiş fiksasyon cerrahisi uygulanmış 28 hasta geriye dönük olarak incelendi. Hastalar; demografik özellikleri, yaralanma mekanizması, kırık sınıflaması, ortalama takip süresi, radyografik iyileşme süresi, aktiviteye dönüş süresi, instabilite muayenesi, eklem hareket açıklığı (EHA) ve KOOS parametreleri ile klinik ve fonksiyonel olarak değerlendirildi.
BULGULAR: Takip edilen hasta grubunun yaş ortalaması 14.2 olup, bu hastaların 17’si (%61) erkek cinsiyette ve 20’si (%71) vücut kitle indeksine göre sağlıklı popülasyondaydı. Modifiye Meyer and McKeever sınıflamasına göre en sık tip 2 tibial eminensia kırığı görüldü. Ortalama takip süresi 4.64 yıl olup, ortalama radyolojik iyileşme süresi 2.17 ay olarak hesaplandı. Yirmi yedi (%96) hasta EHA yönünden tamamen fonksiyoneldi. Bir hastaya artrofibrozis ve kısıtlı EHA nedeniyle ikincil cerrahi uygulandı. Ortalama altıncı ay KOOS 82.3, 12. ay KOOS 91.4 ve 24. ay KOOS 95.7 olarak ölçülmüş olup bu skorlar arasında anlamlı fark saptandı (p=0.024).
TARTIŞMA: Pediatrik popülasyondaki tibial eminensia kırıklarının tedavisinde artroskopik dikiş tekniğinin sonuçları klinik ve fonksiyonel açıdan tatmin edicidir. Anatomik fiksasyon ve erken rehabilitasyon bu kırıkların tedavisindeki başarı oranını arttırmaktadır. Daha uzun süreli takipler bizlere daha fazla bilgi verecektir.
BACKGROUND: Tibial spine fractures are avulsion injuries that are a similar mechanism to anterior cruciate ligament rupture. Although its incidence is not very common, it can cause possible complications and permanent sequelae in the knee joint if not treated correctly. The aim of this study was to evaluate the mid-term results of the arthroscopic suture technique for tibial spine fractures in a pediatric population.
METHODS: Analyzed retrospectively were 28 patients who underwent the arthroscopic suture fixation technique at our clinic, due to type 2 (with >5 mm displacement), 3 and 4 tibial spine fractures, between January 2013 and December 2017. The demographic features, injury mechanism, fracture classification, mean follow-up time, radiographic healing time, return to activity time, instability examination, joint range of motion (ROM), and knee injury and Osteoarthritis Outcome Score (KOOS) parameters of the patients were evaluated both clinically and functionally.
RESULTS: The mean age of the patients was 14.2. In addition, 17 patients were male (61%) and 20 had a healthy body mass index (71%). According to the modified Meyer and McKeever classification, type 2 tibial spine fracture was most common. The mean follow-up period was 4.64 years and the mean radiological healing time was calculated as 2.17 months. Of these patients, 27 were fully functional in terms of ROM (96%). Secondary surgery was performed on 1 patient due to arthrofibrosis and severely limited ROM. The mean 6-month KOOS was 82.3, while the 12-month KOOS was 91.4 and the 24-month KOOS was 95.7. A significant difference was observed between these scores (p=0.024).
CONCLUSION: The outcomes of the arthroscopic suture technique for the treatment of tibial spine fractures in a pediatric population were both clinically and functionally satisfactory. Anatomic reduction and early rehabilitation increased the success rate in the treatment of these fractures. Longer follow-up will provide more information.