AMAÇ: Avülsiyon yaralanmalarının yönetimi hala zorlayıcı bir konudur ve avülsiye olan deri flepleri nekroza uğrayabilmektedir. Antikoagülan ajanlar olan fondaparinuks ve dabigatran ile tedavi edilen avülsiyon yaralanmalarında tekrar yerine sütüre edilen fleplerin sağkalımını artırması hedeflenerek avülsiyon yaralanmalarının tedavisinde faydalı olabileceğini düşündük.
GEREÇ VE YÖNTEM: Yirmi dört adet Wistar sıçanı üç gruba ayrıldı: Kontrol grubu (Grup 1), fondaparinuks grubu (Grup 2) ve dabigatran grubu (Grup 3). Tüm sıçanların kuyruğunda bir avülsiyon yaralanma oluşturulduktan 15 dakika sonra, avülsiyonlu dokular geri yerine sütüre edildi. Grup 1, 10 gün boyunca periton içine 1 ml/gün serum fizyolojik aldı. Grup 2, 10 gün boyunca periton içine 0.3 ml/kg/gün fondaparinuks aldı. Grup 3, 10 gün boyunca oral olarak 30 mg/kg/gün dabigatran aldı. Tedavilerin sonunda, morfolojik ve histopatolojik parametreler ve kuyruk doku sağkalımları değerlendirildi.
BULGULAR: Histopatolojik incelemede fondaparinuks ve dabigatran gruplarında kuyruklarının çoğunluğunun sağlam kaldığı ve enflamasyonun ise hafif düzeyde olduğu gözlendi. Fondaparinuks ve dabigatran gruplarına göre kontrol grubunda ortalama kuyruk nekroz uzunluğu ve inflamasyonun şiddeti istatistiksel olarak daha yüksek bulundu (p<0.05). Dabigatran ve fondaparinuks grupları arasında nekrotik alanın uzunluğu ve diğer histopatolojik parametreler açısından anlamlı bir fark saptanmadı (p>0.05).
TARTIŞMA: Dabigatran ve fondaparinuks, avülsiyon yaralanmasında morfolojik ve histopatolojik bulgular ile doku sağkalımını artırmıştır. Bununla birlikte, bu çalışmanın bulguları yeni deneysel çalışmalar ve özellikle klinik çalışmalar ile desteklenmeli ve geliştirilmelidir.
BACKGROUND: Management of the skin degloving injuries is still a problematic issue, and the avulsed part of the skin may become necrotic. We hypothesized that the anticoagulant pharmacological agents, fondaparinux and dabigatran may be beneficial in the treatment of degloving injuries by enhancing the viability of the reattached flap.
METHODS: Twenty four Wistar rats were divided into three groups as follows: control group (Group 1), fondaparinux group (Group 2) and dabigatran group (Group 3). A model of a degloving injury on the tail of rats was developed in all groups. After 15 minutes, the avulsed flaps were sutured back. Group 1 received 1ml/day saline intraperitoneally for 10 days. Group 2 received 0.3 ml/kg/day fondaparinux intraperitoneally for 10 days. Group 3 received 30 mg/kg/day dabigatran orally for 10 days. At the end of the treatments, gross morphological and histopathological tail tissue survivals were evaluated.
RESULTS: Histopathological examination of the fondaparinux and dabigatran groups revealed that the tail skin was mostly viable with mild inflammation. The mean necrotic length in tails and severity of inflammation was significantly higher in the control group compared to the fondaparinux and dabigatran groups (p<0.05). No statistically significant differences were noted between the fondaparinux and dabigatran groups in histopathologic evaluations. There was no significant difference in necrosis lengths and the other histopathological parameters between dabigatran and fondaparinux groups.
CONCLUSION: Dabigatran and fondaparinux improved tissue survival in skin degloving injuries concerning gross morphological and histopathological findings. However, the findings of this study should be supported and improved by new experimental and especially clinical studies.