Amaç: Bu çalışmada; pediatrik hastalarda gözlenen sıcak süt yanıklarının incelenmesi ve elde edilen verilerin literatürle karşılaştırılması amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem: Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Yanık Ünitesi’nde hospitalize edilmiş 159 pediatrik hasta üzerinde 14 yıllık geriye dönük bir çalışma yapılmıştır.
Bulgular: Hastaların 81’i erkek ve 79’u kız olup erkek: kız oranı 1.03: 1’di. Hastaların yaş ortalaması 2.7±1.6’ydı. Hastaların %59.7’si imersiyon, %40.3’ü ise sütün üzerine dökülmesi/sıçraması sonucu yaralanmıştı. Hastaların ortalama yanık yüzey alanı %18.6±10.8’di. Hastaların %22’sinde orta derecede yanık travması varken; %78’inde ciddi yanık travması mevcuttu. Hastaların %49’unun tedavisi debritman ve otoderi grefti ile gerçekleştirildi. Yanık ünitemizde aynı dönem içerisinde hospitalize edilmiş 542 sıcak su yanıklı hastanın mortalite oranı %1.5 iken, 159 sıcak süt yanıklı hastanın mortalite oranı ise %5.6’ydı.
Sonuç: Sıcak süt yanıklarının, su, kahve ve çay gibi içeriğinde yağ olmayan sıcak sıvılar nedeniyle meydana gelen yanıklarından ayrı olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Sütün sahip olduğu yüksek yağ içeriği nedeniyle kazanmış olduğu fiziksel ve kimyasal özellikler dokularda daha fazla tahribata neden olmakta ve bu nedenle mortalite ve morbidite oranları daha fazla olmaktadır.
Backround: The aim of this study was to investigate the hot milk burns among the pediatric patients and to compare our experiences with similar studies in the literature.
Methods: A 14-year retrospective study was conducted on 159 pediatric patients with hot milk burn who hospitalized at the Burn Unit of Erciyes University Medical Faculty.
Results: There were 81 male and 78 female patients with a male to female ratio of 1.03: 1. The mean age of the patients was 2.7±1.6 years. The initial injury was immersion in 59.7% of the patients and spillage in 40.3%. The mean burned body surface area of the patients was 18.6±10.8%. Twenty-two percent of the patients had moderate and 78% had major burn trauma. Forty-nine percent of the patients received burn wound debridement and reconstruction with autoskin grafts. Our burn unit’s mortality rate was 1.5% among 542 pediatric patients with hot water and 5.6% among 159 pediatric patients with hot milk burn during the same period respectively.
Conclusion: Hot milk burns should be considered as separately from other hot liquid burns which do not contain fat such as water, tea and coffee. Physical and chemical properties of milk because of its high content of fat give rise to more tissue destruction, increased morbidity and mortality.