AMAÇ: Bu çalışmada, suprakondiler humerus kırığı (SKHK) cerrahisi sonrası rotasyonel deformitenin kübitus varus deformitesi (KVD) komplikas-yonu gelişimine etkisini göstermeyi amaçladık.
GEREÇ VE YÖNTEM: Distal humerus ossifikasyonu tamamlanmamış, Gartland Tip II ve daha ciddi kırığı olan ve kapalı redüksiyon perkütan pinleme (KRPP) ile tedavi edilen hastalar çalışmaya dahil edildi. Hastaların değerlendirilmesinde demografik veriler ve ameliyat sırasında çekilen radyografiler tarandı. Rotasyonel deformite ölçümü, Henderson ve ark. tarafından tanımlanan yönteme göre yapıldı. Rotasyonel deformitesi >10° olan hastalar grup 1’e, deformitesi <10° olan hastalar grup 2’ye alındı. KVD gelişimi açısından hastalar taşıma açısında yapılan Baumann açı ölçümleri ve son kont-rol grafileri ile değerlendirildi. KVD gelişen hastalar iki gruba ayrıldı; Grup A, KVD gelişen hastaları, grup B ise KVD gelişmeyen hastaları içermektedir. Kozmetik ve fonksiyonel sonuçlar Flynn kriterleri kullanılarak değerlendirildi.
BULGULAR: Kabul edilme kriterlerini karşılayan 88 hasta çalışmaya alındı, 32’si kadın, 56’sı erkekti. Ameliyat anındaki ortalama yaş 6.0±2.8, ortala-ma takip süresi 5.1±2.5 yıldı. Ölçümlere göre grup 1’de 13 hasta, grup 2’de 75 hasta vardı. 88 kişiden sadece dördünde KVD gelişmişti. Bu hastaların üçünde ≥20° rotasyonel deformite vardı. Grup A’daki hastaların ortalama yaşı 2.1 ve ortalama taşıma açısı 5.7°±1.5 varus idi (p<0,001). Flynn kozmetik kriterlerine göre, grup A ve grup 1 önemli ölçüde daha kötü sonuçlara sahipti (p<0.001).
TARTIŞMA: Sonuç olarak, distal fragmanın rotasyonda sabitlenmesi KVD ile ilişkili olabilir, intraoperatif değerlendirme, uzun süreli deformite ve kozmetik bozulmayı önlemek için büyük değer taşır.
BACKGROUND: We aimed to show the effect of rotational deformity on the development of cubitus varus deformity (CVD) com-plication after supracondylar humerus fracture surgery.
METHODS: Patients with Gartland type II, and more severe fractures treated with Closed reduction and percutaneous pinning alone were included in the study. Rotational deformity was assessed with the formula described by Henderson et al. Patients with rotational deformity >10° were included in Group 1, and patients with deformity <10° in Group 2. In terms of CVD development, patients were evaluated with the Baumann angle measurements made on the carrying angle and final follow-up radiographs. Patients who developed CVD were divided into two groups: Group A included patients who developed CVD and Group B included patients who did not develop CVD. The cosmetic and functional results were evaluated using Flynn criteria.
RESULTS: Eighty-eight patients who met the inclusion criteria were enrolled in the study, 32 were female and 56 were male. The mean age at the time of surgery was 6.0±2.8 years and the mean follow-up time was 5.1±2.5 years. Based on measurements, Group 1 had 13 patients and Group 2 had 75 patients. Only four of the 88 had developed CVD. Three of these patients had a rotational defor-mity of ≥20°. The mean age of patients in group A was 2.1 years and the mean carrying angle was 5.7°±1.5° varus (P<0.001). According to the Flynn cosmetic criteria, Group A and Group 1 had significantly worse outcomes (P<0.001).
CONCLUSION: In conclusion, fixation of the distal fragment in rotation may be associated with CVD and intraoperative assessment is of great value to avoid long-term deformity and cosmetic degradation.