AMAÇ: Bu çalışma, dirsek bölgesindeki yumuşak doku defektlerinin rekonstrüksiyonunda iki farklı flep tekniğinin tüm yönlerini karşılaştırmayı ve değerlendirmeyi amaçlamaktadır: lateral kol flebi (LAA) ve posterior interosseöz arter (PIA) flebi.
GEREÇ VE YÖNTEM: Kliniğimizde 2012–2018 yılları arasında dirsek bölgesi yumuşak doku defektleri nedeniyle cerrahi tedavi uygulanan 12 hasta geriye dönük olarak değerlendirildi. Hastaların demografik verileri, flep boyutu, operasyon süresi, donör alan ve flep komplikasyonları, perforatör sayısı, fonksiyonel ve kozmetik sonuçları incelendi.
BULGULAR: PIA flebi ile tedavi edilen hastalarda defekt boyutu, LAA flebi uygulanan hastalara göre anlamlı olarak daha küçüktü (p<0.001). İki grup arasında anlamlı fark yoktu (p>0.05). PIA flepleri uygulanan hastalarda QuickDASH skorları önemli ölçüde daha düşüktü, bu da daha iyi fonksiyonel sonuçlara işaret ediyordu (p<0.05). Ameliyat süresi PIA grubunda lateral kol flep grubuna göre anlamlı olarak daha kısaydı (p<0.05). Dirsek eklemi EHA’sı PİA flebi uygulanan hastalarda anlamlı olarak daha yüksekti (p<0.05).
TARTIŞMA: Çalışmamızın sonuçları, her iki flebin de cerrahın deneyimine bağlı olarak uygulanması kolay, komplikasyon riski düşük, benzer defekt boyutlarında benzer fonksiyonel ve kozmetik sonuçlar sağlayan teknikler olduğunu göstermektedir.
BACKGROUND: The study aimed to evaluate and compare the two different flap techniques used for the reconstruction of soft tissue defects in the elbow region: the lateral arm flap (LAA) and posterior interosseous artery (PIA) flap.
METHODS: The retrospective study included 12 patients who underwent surgical treatment for soft tissue defects between 2012-2018 at the clinic. The study evaluated demographic data, flap size, operating time, donor site, flap complications, number of perfora-tors, and functional and cosmetic outcomes.
RESULTS: Results showed that patients who underwent PIA flap had significantly smaller defect size than those who underwent LAA flap (p<0.001). However, there were no significant differences between the two groups (p>0.05). Patients who received PIA flaps had significantly lower QuickDASH scores, indicating better functional results (p<0.05). The operating time was significantly shorter in the PIA group than in the LAA flap group (p<0.05). Additionally, the range of motion (ROM) of the elbow joint was significantly higher among the patients who received the PIA flap (p<0.05).
CONCLUSION: The study concludes that both flap techniques are easy to apply depending on the surgeon’s experience, have low complication risk, and provide similar functional and cosmetic results in similar defect sizes.