AMAÇ: Ultrason (US) invaziv olmayan, kolaylıkla erişilebilir ve ucuz bir yöntemdir. İnferiyor vena kava (IVC) çapı ve solunumsal değişkenliği hemodinamik durumun iyi bir göstergesi olarak bildirilmiştir. Ancak, IVC temelli parametrelerin sıvı ve kanama durumunu belirleme gücü yönünden son çalışmalar birbiriyle tutarsızdır.
GEREÇ VE YÖNTEM: Bu acil servise başvuran hastalarda gerçekleştirilen gözlemsel bir çalışmadır. IVC ve aorta çapları hastaların ilk başvurusunda US ve bilgisayarlı tomografi (BT) ile ölçülmüştür. Bu ölçümlerin ve bu ölçümlerden köken alan parametrelerin ilk yaşamsal bulgular ile kanama ve şokun laboratuvar belirteçleriyle korelasyonu değerlendirilmiştir. Ayrıca US ve BT ölçümlerinin tutarlılığı Bland-Altman analiziyle incelenmiştir.
BULGULAR: Çalışmanın son örneklemi 140 hasta olup, ortalama yaş 38 yıl, erkek oranı %79.3’dür. İnferiyor vena kava ve aorta çapları yaşamsal bulgular ile kanama ve şok belirteçleri ile, US ya da BT ile ölçülmesinden bağımsız şekilde klinik olarak anlamlı bir korelasyonu tespit edilmemiştir. Ultrason ve BT ile ölçülen IVC çaplarının birbiri ike tutarlılığı ve korelasyonu yüksektir.
TARTIŞMA: Travma hastalarının değerlendirmesinde tek sefer ve ilk başvuruda ölçülen IVC ve aort parametrelerinin değeri sorgulanmalıdır. Ancak, takip esnasında bu parametrelerdeki değişimin değeri yapılacak ilerki çalışmalarda yeniden değerlendirilmelidir.
BACKGROUND: Ultrasonography (US) is noninvasive, readily available, and cheap. The diameter of inferior vena cava (dIVC) and its respiratory variation were proposed as a good surrogate of the hemodynamic state. However, recent studies have shown conflicting results, and the value of IVC-derived parameters in the estimation of fluid status and hemorrhage remains unclear.
METHODS: This was an observational study of trauma patients who presented to emergency department. dIVC and aorta diameter (dAorta) were measured at the initial US and CT in all patients. The correlation of these measurements and all parameters derived from those measurements along with the initial vital signs and laboratory values of hemorrhage (hemoglobin, hematocrit) and shock (lactate, base excess) were assessed. US and CT values were also compared for accuracy using Bland–Altman analysis.
RESULTS: The final study population was 140, with a mean age of 38 years and 79.3% were male. dIVC and dAorta did not have any clinically significant correlation with any of the vital signs or laboratory values of hemorrhage or shock when measured by US or CT. A good and significant correlation was observed between dIVC and dAorta measured by US and CT.
CONCLUSION: The value of an initial and single measurement of IVC and aorta parameters in the evaluation of trauma patients should be questioned. However, the change in the measured parameters may be of value and should be investigated in further studies.