Amaç:
Distal radius kırıkları, erişkinlerde en sık görülen kırıklar arasında yer almakta olup, büyük bir kısmı stabil, kaymamış veya minimal kaymış özellik göstermektedir. Bu çalışma, stabil distal radius kırıklarının konservatif tedavisinde kullanılan kısa kol dairesel alçı ve volar splint uygulamalarının klinik ve radyolojik etkinliğini karşılaştırmayı; ayrıca, bu iki yöntemin komplikasyon oranları, hasta konforu ve uygulanabilirliği üzerindeki etkilerini değerlendirmeyi amaçlamaktadır.
Gereç ve Yöntem:
Ocak 2020 ile Ocak 2024 tarihleri arasında, iki farklı hastanenin acil servislerinde tanı alan stabil, kaymamış veya minimal kaymış distal radius kırığı olan hastaların kayıtları retrospektif olarak incelendi. Kırıkların stabilitesi Lindstrom kriterlerine göre değerlendirildi. Çalışmaya dahil edilen 170 hastadan 88’ine kısa kol dairesel alçı, 82’sine ise volar splint uygulandı. Her iki grup da dört hafta boyunca immobilize edildi ve hastalar altı ay süreyle takip edildi. Radyolojik ölçümler (radial yükseklik, radial inklinasyon, palmar tilt ve eklem yüzeyi basamağı) düzenli aralıklarla değerlendirildi. Klinik ve fonksiyonel sonuçlar, Quick Disabilities of the Arm, Shoulder, and Hand (qDASH) ve Patient-Rated Wrist Evaluation (PRWE) ölçekleri ile belirlendi. Komplikasyon oranları ve hasta memnuniyeti de karşılaştırıldı.
Bulgular:
Toplamda 170 hasta (ortalama yaş: 46.9 ± 11.4 yıl) çalışmaya dahil edildi. Radyolojik parametreler açısından alçı ve splint grupları arasında başlangıç ve altı aylık takiplerde anlamlı bir fark tespit edilmedi (p > 0.05). Klinik ve fonksiyonel değerlendirmelerde qDASH ve PRWE skorları her iki grupta benzerdi (p > 0.05). Komplikasyon oranları açısından gruplar arasında anlamlı bir fark bulunmadı (alçı grubu %5.7, splint grubu %4.8; p > 0.05). Splint grubu, uygulama kolaylığı ve hasta konforu açısından avantaj sağladı.
Sonuç:
Stabil distal radius kırıklarının konservatif tedavisinde kısa kol dairesel alçı ve volar splint uygulamaları benzer klinik ve fonksiyonel sonuçlar sunmaktadır. Bununla birlikte, volar splint uygulaması, acil servislerde uygulama kolaylığı ve hasta memnuniyeti açısından etkili bir alternatif olarak değerlendirilebilir.
Background:
Distal radius fractures (DRFs) are among the most common fractures in adults, with a significant proportion being stable, non-displaced, or minimally displaced. These fractures generally have a low risk of secondary displacement. This study aimed to compare the clinical and radiological outcomes of short-arm circular casting and volar splint application in the conservative treatment of stable distal radius fractures. Additionally, the study evaluated complication rates, patient comfort, and the feasibility of these two immobilization techniques in emergency department settings.
Methods:
This retrospective study reviewed the medical records of 170 patients diagnosed with stable, non-displaced, or minimally displaced distal radius fractures at two emergency departments between January 2020 and January 2024. Fracture stability was assessed using Lindstrom’s criteria. Among the participants, 88 patients were treated with short-arm circular casting, while 82 received volar splint application. Immobilization was maintained for four weeks, followed by a six-month follow-up period. Radiographic parameters (radial height, radial inclination, palmar tilt, and articular surface step-off) were measured at baseline and during follow-up visits. Clinical and functional outcomes were assessed using the Quick Disabilities of the Arm, Shoulder, and Hand (qDASH) and Patient-Rated Wrist Evaluation (PRWE) scales. Complication rates and patient satisfaction were also analyzed.
Results:
The study included 170 patients (mean age: 46.9 ± 11.4 years). No statistically significant differences were observed between the casting and splint groups in terms of radiological parameters at baseline or six months post-treatment (p > 0.05). Similarly, clinical and functional outcomes, including qDASH and PRWE scores, were comparable between the two groups (p > 0.05). The complication rates were 5.7% in the cast group and 4.8% in the splint group, with no significant difference (p > 0.05). The volar splint technique demonstrated advantages in terms of ease of application and patient comfort.
Conclusion:
Short-arm circular casting and volar splinting provide equivalent clinical and functional outcomes in the management of stable distal radius fractures. Given its ease of application and greater patient comfort, volar splinting can be considered a practical alternative for emergency department settings, particularly for selected patient populations.