BACKGROUND: Carotid Blowout (CBO), a neuro-oncological emergency characterized by the rupture of the carotid artery, has been predominantly reported in patients with head and neck cancer who have undergone radiation therapy. In this study, our objective is to share our experience with deconstructive and reconstructive endovascular treatments for CBO.
METHODS: This study includes 17 patients who experienced intractable acute CBO, presenting with ear, oral, or nasal bleeding, between 2003 and 2022. We employed deconstructive embolization using vascular plugs, expanding hydrogel coils, glue, and balloons. If vascular anatomy and pathology permitted, we opted for reconstructive treatment using a covered stent. All patients underwent clini-cal follow-up visits, and we used the modified Rankin Scale to evaluate the clinical success of the procedures. We compared outcomes in terms of complications between the deconstructive and reconstructive treatment methods using the Chi-square test.
RESULTS: The patient cohort had an age range of 20–64 years (mean 50.9), including three females (18%) and 14 males (82%). We conducted 15 endovascular procedures on 14 patients during 19 angiography sessions. All 15 treatments achieved immediate hemo-stasis, resulting in complete technical success (p=1.0). Six patients (35%) underwent reconstructive treatments with covered stents in the internal carotid artery, while nine patients (65%) underwent deconstructive embolization in either the external or internal carotid artery. We found no significant association between the treatment paradigms (deconstructive vs. reconstructive) and the development of complications using a Chi-square test of independence X² (2, n=15)=0.07, p=0.79.
CONCLUSION: Recent advancements in endovascular treatments have shown promising results in managing life-threatening acute CBO cases. Our study found no significant difference in outcomes between deconstructive and reconstructive endovascular paradigms in such patients. However, it is important to note that the available data, including ours, is heterogeneous and scarce, necessitating higher levels of evidence to draw more definitive conclusions.
AMAÇ: Karotis arteri yırtılmasıyla ortaya çıkan nöroonkolojik acil bir durum olan karotis patlaması (KP), esas olarak ışınlanmış baş ve boyun kanseri hastalarında rapor edilmiştir. Bu çalışmada bu olgularda dekonstrüktif ve rekonstrüktif endovasküler tedavi deneyimimizi sunmayı amaçladık.
GEREÇ VE YÖNTEM: 2003 ile 2022 yılları arasında kulak, ağız veya burun kanaması ile başvuran ve konservatif tedavilere yanıt vermeyen akut KP'lı 17 hasta çalışmaya dahil edildi. Dekonstrüktif embolizasyon vasküler tıkaçlar, genişleyen hidrojel sarmallar, yapıştırıcı ve balon kullanılarak yapıldı. Eğer damar anatomisi ve patolojisi uygunsa kapalı stent ile rekonstrüktif tedaviyi tercih ettik. İşlemlerin klinik başarısını değerlendirmek için tüm hastalar klinik ziyaretler ve modifiye Rankin skalası ile takip edildi. Dekonstrüktif ve rekonstrüktif tedavi yöntemlerinde komplikasyon sonuçları ki-kare testi ile karşılaştırıldı.
BULGULAR: Hastaların yaş ortalaması 20-64 (ortalama 50.9) olup, üçü kadın (%18), 14'ü (%82) erkekti. 19 anjiyografi sırasında 14 hastaya 15 en-dovasküler işlem uyguladık. 15 tedavinin tümünde anında hemostaz ve tam teknik başarı sapşandı (p=1.0). Hastaların altısına (%35) internal karotis arterde kaplı stent kullanılarak rekonstrüktif tedavi uygulanırken, dokuzuna eksternal karotis arter veya internal karotis arterde (%65) dekonstrüktif embolizasyon uygulandı. Tedavi paradigmaları (dekonstrüktif vs. rekonstrüktif) ile komplikasyon gelişimi arasında ki-kare bağımsızlık testi kullanılarak anlamlı bir ilişki saptanmadı X² (2, N=15) = 0.07, p=0.79.
SONUÇ: Son yıllarda ortaya çıkan endovasküler tedaviler, hayatı tehdit eden akut KP vakalarında umut verici sonuçlar ortaya koymaktadır. Çalış-mamız bu hastalarda uygulanan dekonstrüktif ve rekonstrüktif endovasküler paradigmalar arasında anlamlı bir fark bulmadı. Ancak çalışmamızda ve literatürdeki veriler heterojen ve yetersiz olup, kanıt düzeyinin daha yüksek olması gerekmektedir.