Between January 1992 and September 1998, 74 patients were operated with the diagnosis of mesenteric vascular occlusion. Superior mesenteric artery exploration were performed in 9 of these patients since necrosis of the bowel were not established completely. In two patients the ischemia on the effected segments of the bowel were completely perfused and resection was not necessary (22.2%). In two patients part of the ischemic area could be reperfused and limited resection was performed (22.2%). In five patients embolectomia was unsuccessful (55.6%). Six patients (66.6%) developed sepsis. Three patients died (33.4%). In patients with severe abdominal pain and in whom acute mesenteric vasculary occlusive disease risk is high if angiography can not be performed, laparotomy must be done immediately and in patients in the ischemic period superior mesenteric artery must be explored and if the thrombus is detected, embolectomy must be performed. The possibility of sepsis should also be kept in mind due to the translocation of bacteria and free radicals after the reperfusion.
Ocak 1992 ile Eylül 1998 tarihleri arasında mezenterik vasküler oklüziv hastalık tanısı ile ameliyat edilen 74 olgunun dokuzunda barsak nekrozunun tam olarak yerleşmemesi nedeniyle superior mezenter arter (SMA) eksplorasyonu uygulanarak sorunun emboli olduğu olgularda embolektomi yapıldı. Dokuz olgunun 2'sinde barsaktaki iskemi tamamen düzeldi ve rezeksiyon gerekmedi (%22.2). İki olguda ise iskemik bölgenin bir bölümünde reperfüzyon sağlandı ve masif barsak rezeksiyonu gerekmedi (%22.2). Kalan 5 olgu ise embolektomiden yarar görmedi (%55.6). Altı olguda sepsis gelişti (%66.6), üç olgu ise kaybedildi (%33.4). Fizik muayene ve laboratuvar bulguları desteklemese bile, akut mezenter oklüziv hastalık olabilme riski yüksek, şiddetli karın ağrısı olan olgularda anjiografi olanağı yoksa laparotomiden kaçınılmaması, barsakta nekroz yerleşmemiş ise SMA'in ekplore edilmesi ve sorun emboli ise embolektomi yapılması gerektiği kanısındayız. Reperfüzyondan sonra serbest oksijen radikallerine bağlı reperfüzyon hasarı ve bakteriyel translokasyona bağlı sepsis olasılığının da göz ardı edilmemesi gerektiği görüşündeyiz.