AMAÇ
Bu çalışmanın amacı, acil cerrahi sorunları ile hastanelerimize başvuran ince bağırsak tümörü olan 13 hastanın klinik sürecini, tanı çalışmalarını, uygulanan cerrahi işlemleri ve sağkalımlarını irdelemektir.
GEREÇ VE YÖNTEM
1996 ile 2008 tarihleri arasında Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı’nda ve Kütahya Devlet Hastanesi Genel Cerrahi Kliniği’nde ince bağırsak tümörü nedeniyle acil cerrahi girişim uygulanan 13 hastanın dosyaları retrospektif olarak değerlendirildi.
BULGULAR
Hastaların yedisinde ince bağırsak tıkanıklığı, beşinde perforasyon ve birinde de invajinasyon vardı. Histopatolojik olarak hastaların dördünde adenokarsinom, üçünde ince bağırsak sarkomu, ikisinde Non-Hodgkin Lenfoma, birer hastada karsinoid tümör, ince bağırsak anjiyoleiomiyomu, Brunner bezi adenomu ve ince bağırsağın enflamatuvar psödotümörü saptandı. R0 rezeksiyon oranı %76 (10/13) iken R2 rezeksiyon üç (%23) hastada uygulanmıştır.
SONUÇ
İnce bağırsak tümörleri çok nadir görülür. Bulguları spesifik değildir ve tanı sürecinde daha ileri tanı yöntemlerine gereksinim duyulmaktadır. Bu tümörlerin biyolojik davranış tipi ve gelişim süreçlerine yapılan girişimin zamanı ve çeşidi sağkalımı belirlemektedir.
BACKGROUND
The aim of the present study was to describe the clinical presentation, diagnostic work-up, surgical therapy, and prognosis of 13 patients with small bowel tumor admitted for surgical procedures in an emergency setting.
METHODS
From 1996 to 2008, 13 consecutive surgical cases of small bowel tumors were treated at the Cumhuriyet University Faculty of Medicine, Department of General Surgery, and Kütahya State Hospital, Department of General Surgery. Clinical and radiological charts of these patients were reviewed retrospectively from the department database.
RESULTS
Intestinal obstruction (7 cases) and perforation (5 cases) were the most common clinical presentations, followed by intussusception (1 case). Adenocarcinoma was the most frequent histologic type (4 cases), while small bowel sarcoma was seen in three cases and non-Hodgkin lymphoma in two cases. The remaining cases had carcinoid tumor, small bowel angioleiomyoma, Brunner’s gland adenoma, and inflammatory pseudotumor of the small intestine.
CONCLUSION
Small bowel tumors are rare, the symptoms often non-specific, and the accuracy of different diagnostic tests remains to be improved. Timing and type of the intervention to the process and biological behavior of the pathological cells predict the prognosis.