AMAÇ: Bu yazıda kardiyak patoloji nedeniyle kardiyoloji ve kalp damar cerrahisi kliniklerinde antikoagülan ve antiagregan tedavisi altında spontan gelişen rektus kılıf hematomunun mortalite ile ilişkisi sunuldu.
GEREÇ VE YÖNTEM: Ocak 2010 ve Aralık 2015 tarihleri arasında Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde spontan rektus kılıf hematom tanılı 27 hasta geriye dönük olarak değerlendirildi.
BULGULAR: Hastaların 19’u (%70.4) kadın, sekizi (%29.6) erkek olup yaş ortalamaları 63±12 (dağılım, 32- 84) yıldı. Hastaların tamamında en az bir olmak üzere takip gerektiren ek hastalık mevcuttu. Hastaların 14’ü sadece antikoagülan tedavi, sekizi sadece antiagregan tedavi ve geri kalan beş hasta ise hem antikoagülan hem de antiagregan tedavi almaktaydı. Fizik muayenede olguların tümünde karın alt kadranlarında ağrılı palpabl kitle vardı. Bilgisayarlı tomografideki boyut ve lokalizasyona göre tiplendirildiğinde olguların yedisi Tip 1, altısı Tip 2, 14’ünün ise Tip 3 olduğu saptandı. Olguların 23’üne tıbbi tedavi uygulanırken geriye kalan dört hastayada cerrahi tedavi uygulandı. Sekiz (%29.6) hastada mortalite izlendi.
TARTIŞMA: Sonuç olarak, rektus kılıf hematomu nadir olup kardiyak nedenlerle antikoagülan ve antiagregan alan hastalarda sıklığı artmaktadır. Kardiyak nedenlerle hastane yatışı esnasında rektus kılıf hematomu gelişen, ek hastalıkları olan ve hastanede kalış süresinin uzaması nedeniyle ek komplikasyonlar gelişen hastalarda mortalite önemli ölçüde artmaktadır.
BACKGROUND: This study presents the relationship between mortality and spontaneous rectus sheath hematoma (RSH) in inpatients receiving anticoagulant and antiaggregant treatment for cardiac pathology at cardiology and cardiovascular surgery clinics.
METHODS: Within the scope of our study, the cases of 27 patients who were diagnosed with spontaneous RSH between January 2010 and December 2015 at Kartal Kosuyolu High Speciality Training and Research Hospital were retrospectively evaluated.
RESULTS: Of the 27 patients, 19 (70.4%) were female and 8 (29.6%) were male. The mean age was 63±12 (32–84) years. All the patients had at least one comorbidity that necessitated follow-up. Fourteen patients received only anticoagulant treatment, 8 received only antiaggregant treatment, and the remaining 5 received both types of treatment. Physical examination of all patients revealed painful palpable masses in the lower quadrants of the abdomen. According to the results of computed tomography (CT) scans, which showed the size and localization of the masses, 7 of the cases were classified as Type I, 6 as Type II, and 14 as Type III. Although 23 of the cases received medical treatment, the remaining 4 patients received surgical treatment. Eight (29.6%) patients suffered mortality.
CONCLUSION: RSH is rare, but its prevalence is increased among patients receiving anticoagulant and antiaggregant treatment for cardiac reasons. The mortality rate markedly increased among patients who contracted RSH during hospitalization for cardiac reasons, had comorbidities, and experienced additional complications due to extended hospitalization.