Burada, geleneksel teşhis yöntemlerine kıyasla c-terminal telopeptid (CTX), n-telopeptid (NTX), deoksipiridinolin (DPD) ve tartrat rezorpsiyonu-nun (TRAP) spesifik biyobelirteçlerinin kullanımını araştırdık. Bu yeni biyobelirteçlerin osteoporozun tanısı, tedavisi ve izlenmesinde önemli değer taşıyabileceğini varsaydık. Çalışma, 1 Ocak 2020'den 1 Ocak 2023'e kadar uzanan üç yıllık bir dönemde gerçekleştirildi. Osteoporoz tanısı konan 50 yaş ve üzeri toplam 520 hastayı kaydettik. Osteoporoza katkıda bulunduğu bilinen steroid tedavisi gören hastalar çalışma dışı bırakıldı. Ek olarak, osteoporoz tanısıyla ilgili demografik özelliklere dayalı olarak 500 hastadan oluşan bir kontrol grubunu dikkatle seçip eşleştirdik. Bu titiz seçim süreci, 1020 hastadan oluşan kapsamlı bir kohortla sonuçlandı. Çalışma boyunca hastalar, patolojik kırıkların oluşumunu izlemek ve genel prognozlarını değerlendirmek için bir yıl boyunca yakından izlendi. Titiz araştırmamızın sonucunda CTX, NTX, DPD ve TRAP'ın kemik sağlığının değerlendirilme-sinde, tedavi etkinliğinin izlenmesinde ve osteoporoz bağlamında patolojik kırıkların tespitinde önemli rol oynayan önemli biyobelirteçler olduğunu belirledik. Sonuç olarak çalışmamız, bu biyobelirteçlerin osteoporozun teşhis ve tedavisini ilerletmedeki öneminin altını çizerek hastalığın ilerlemesi ve tedavi sonuçları hakkında değerli bilgiler sunmaktadır.
Anahtar Kelimeler: C-terminal telopeptid (CTX), Deoksipiridinolin (DPD); N-telopeptid (NTX); Osteoporoz; Tartrat rezorpsiyonu (TRAP).BACKGROUND: We investigated the utility of specific biomarkers—namely, c-terminal telopeptide (CTX), n-telopeptide (NTX), deoxypyridinoline (DPD), and tartrate-resistant acid phosphatase (TRAP)—compared to conventional diagnostic methods. We hy-pothesized that these novel biomarkers could hold substantial value in the diagnosis, treatment, and monitoring of osteoporosis.
METHODS: The study was conducted over a three-year period, from January 1, 2020, to January 1, 2023. We enrolled a total of 520 patients aged 50 years or older who had been diagnosed with osteoporosis. Patients undergoing steroid treatments, which are known to contribute to osteoporosis, were excluded from the study. Additionally, we carefully selected and matched a control group consisting of 500 patients based on demographic characteristics relevant to the diagnosis of osteoporosis. This meticulous selection process resulted in a comprehensive cohort comprising 1,020 patients. Throughout the study, patients were closely monitored for a duration of one year to track the occurrence of pathological fractures and assess their overall prognosis.
RESULTS: As a result of our rigorous investigation, we identified CTX, NTX, DPD, and TRAP as pivotal biomarkers that play a crucial role in evaluating bone health, monitoring treatment effectiveness, and detecting pathological fractures in the context of osteoporosis.
CONCLUSION: Our study underscores the significance of these biomarkers in advancing the diagnosis and management of osteo-porosis, offering valuable insights into the disease's progression and treatment outcomes.