1. | OMURİLİK TRAVMALARINDA İKİNCİL HASAR MEKANİZMALARI Murat Döşoğlu, Talat Kırış, Nail İzgi, Ö Faruk ÜnalSayfalar 147 - 157 Makale Özeti | |
2. | ACİL TIP SİSTEMİNDE MEDYANIN ROLÜ; OLUMLU VE OLUMSUZ ETKİLER THE ROLE OF MEDIA IN EMERGENCY MEDICAL SERVICES; POSITIVE AND NEGATIVE IMPACTS Emre Yiğitbaş, Fatih Ağalar, Füsun Tünay, Adalet GökSayfalar 158 - 161 Acil poliklinik ve ambulans çalışanları da dahil olmak üzere Acil Tıp Sistemleri (ATS), medya için zengin haber kaynaklarıdır. Bu durum özellikle Felâket bölgelerinde ve kurtarma hizmetleri sırasında sıklıkla medya ile acil tıp servislerinin birlikte çalışmasını ve birinin diğerine konu olmasını gerektirebilir. Çoğu Felâket ayrıntılarıyla incelendiğinde görülmüştür ki; medya-acil tıp sistemi birlikteliği, olumlu olabileceği gibi olumsuz sonuçlarda doğurabilmektedir. Bu ilişkilerin iyi düzenlenebildiği durumlarda ortaya çıkabilecek yeni yaralanmalar ve ölümler engellenebileceği gibi, kötü düzenlenen ilişkiler sunulan hizmetin etkinliğini zaten kısıtlı olan haberleşme ve enerji kaynaklarını azaltabilir, dahası acil tıp ve kurtarma hizmetinin tamamiyle devre dışı kalmasına da neden olabilir. |
3. | MAKSİLLO-FASİYAL FRAKTÜRLER: 2308 OLGU İLE İLGİLİ RETROSPEKTİF BİR ÇALIŞMA MAXILLO-FACIAL FRACTURES: RETROSPECTIVE STUDY OF THE 2308 CASES Behçet Erol, Nedim Özer, Rezzan Tanrıkulu, Belgin Gülsün, Çağlayan AtaySayfalar 162 - 167 Çalışmamızda, 1978-1996 yılları arasında, D.Ü. Dişhekimliği Fakültesi Ağız-Diş-Çene Hastalıkları ve Cerrahisi kliniğinde tedavi edilen 2308 fasiyal fraktürlü hastada; Güneydoğu Anadolu bölgesindeki sosyo-ekonomik ve coğrafik yapı ile iklim koşullarının; fasiyal fraktürlerin etyoloji, yaş, cinsiyet, anatomik lokalizasyonlar ve mevsimsel dağılımları üzerindeki etkilerinin araştırılması amaçlanmıştır. Etyolojik sebepler arasında, trafik kazaları ve düşmelerin birbirlerine yakın oranlarda ilk sıralarda yer aldığı, fraktürlerin en sık olarak görüldüğü yaş grubunun 0-10 yaş grubu olduğu tespit edilmiş ve vakaların büyük çoğunluğunu erkeklerin oluşturduğu saptanmıştır. Tüm fasiyal fraktürler içerisinde izole fraktürlerin % 88.85 oranında görüldüğü ve en fazla sayıda fraktürün mandibulada meydana geldiği tespit edilmiştir. |
4. | TRAVMALI OLGULARDA HEMATÜRİYE YAKLAŞIM APPROACH TO HEMATURIA IN PATIENTS WITH MULTITRAUMA Yüksel Yılmaz, Mustafa K Atilla, Öner Odabaş, Denizhan Onur, İbrahim Barut, Osman N DilekSayfalar 168 - 170 Bu çalışmada 1995-1997 yılları arasında 34 hematüri bulgulu genel vücut travmalı olgu, hematüriye yaklaşım açısından, literatür de gözden geçirilerek, retrospektif olarak irdelendi. Olguların 5'inde makroskopik (2'si gros hematürili), 25'inde mikroskopik hematüri ve 4'ünde üretroraji saptandı. Hematüriye sebep; 17 olguda yüksekten düşme, 12 olguda trafik kazası ve 4 olguda ateşli silah yaralanması olarak belirlendi. Bu olguların sadece 3'ünde (%8.83) ürolojik cerrahi girişim yapıldı. Tanı aracı olarak 20 olguda ultrasonografı (US), 6 olguda bilgisayarlı tomografi (BT), 4 olguda intravenöz pyelografi (1VP) ve 4 olguda üretrografi kullanıldı. Hematüriye yaklaşımda temkinli ve o ölçüde de sabırlı olmak gerektiği sayındayız. |
5. | TUBERCULOUS PERITONITIS: EFFECTIVENESS OF ULTRASONOGRAPHY IN DIAGNOSIS AND DIFFERENTIAL DIAGNOSIS TUBERCULOUS PERITONITIS: EFFECTIVENESS OF ULTRASONOGRAPHY IN DIAGNOSIS AND DIFFERENTIAL DIAGNOSIS C Çınar Başekim, Levhi Akın, Melih Özel, Eşref Kızılkaya, Fevzi KarslıSayfalar 171 - 175 Peritonitis tüberkülozun nadir görülen bir şeklidir. Bu çalışmada tüberküloz peritonitin ultrasonografık bulgularının değerlendirilmesi amaçlandı. Karın ağrısı, karında şişlik, ateş ve kilo kaybı yakınmalarıyla müracaat eden altı olgu prospektif olarak incelendi. Sonografık incelemede olguların tamamında asit saptandı. Üç olguda homojen anekoik görünüm, iki olguda asit içinde ekojen yıkıntı ürünleri vardı. Yaygın asitli olgularda fibröz septalar ve dört olguda ince inkomplet mobil bantlar saptandı. Üç hastada peritoneal yüzeyde nodülerite izlendi. Olguların üçünde omental kalınlaşmayı teyit eden omental kek bulgusu saptandı. Lokalize veya yaygın asitin, septasyon ve internal ekoların, peritoneal kalınlaşma ve nodüleritenin tespitinin şiddetle tüberküloz peritoniti düşündürebileceği, ultrasonografinin tanıda önemli bir rol oynadığı ve böylece hastaların laparoskopi ve laparotomi gibi daha invaziv yöntemlerden korunabileceği kanısına verildi. |
6. | OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ACİL SERVİSİNDE MULTİ TRAVMALI HASTALARIN GLASKOW KOMA SKALASI, TRAVMA SKORU, KISALTILMIŞ YARALANMA SKORU İLE DEĞERLENDİRİLMESİ: 734 HASTANIN PROSPEKTİF İNCELENMESİ THE EVALUATION OF MULTI - TRAUMA PATIENTS WITH GCS, TS, AIS AT OSMANGAZI UNIVERSITY FACULTY OF MEDICINE EMERGENCY SERVICE: PROSPECTIVE EVALUATION OF 734 PATIENTS Enver İhtiyar, İlhami Ünlüoğlu, Adnan Şahin, Sezgin Yılmaz, Tarık Çağa, Ertuğrul KarahüseyinoğluSayfalar 176 - 179 Haziran - Aralık 1996 tarihleri arasında OGÜTF Acil Servisinde genel vücut travması nedeni ile tedavi edilmiş olan 734 olgu yaralanma şiddetinin belirlenebilmesi amacı ile GKS, KYS ve TS ile değerlendirilmiştir. Eksitus olan vakalarda mortalitenin tahmin edilebilmesinde üç skorlama sisteminin de duyarlı olduğu görülmüş, hospitalizasyon ve operasyon ihtiyacının belirlenmesinde ise KYS nin daha duyarlı olduğu görülmüştür. |
7. | PENİSİN KÜNT VE PENETRAN YARALANMALARI BLUNT AND PENETRATING INJURIES OF THE PENIS Hayrettin Şahin, Abdullah Gedik, A Ferruh Akay, M Kamuran BircanSayfalar 180 - 184 Bu çalışmada; kliniğimizde tedavi edilen künt ve penetran penis yaralanmalı hastalar retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Ocak 1990 ile Ekim 1997 tarihleri arasında, Dicle Üniversitesi Hastanesi Üroloji kliniğinde penis yaralanması nedeniyle 40 hasta tedavi edilmiştir. Bu hastalar; yaş, yaralanma şekli, fizik muayene bulguları, radyolojik bulgular, yandaş organ yaralanmaları, tedavi şekilleri, postoperatif erken ve geç komplikasyonları yönünden değerlendirilmiştir. Hastalar 20-55 (ortalama 28) yaşları arasında olup, yaralanma nedeni 29 hastada künt travma, 11 hastada ise penetran travmadır. Künt penil travmalı 3 hastaya medikal tedavi uygulanırken, diğer 37 hastada cerrahi tedavi uygulanmıştır. Yandaş organ yaralanmaları, penetran travmalı hastalarda daha fazla saptanmıştır. Postoperatif komplikasyon olarak 2 hastada yara enfeksiyonu, 1 hastada üretra darlığı, 1 hastada penil ereksiyonda yetersizlik ve 5 hastada cinsel ilişkiyi engellemeyen penil kurvatür saptanmıştır. Sonuç olarak; penis yaralanmalı hastaların cerrahi girişim ile ciddi komplikasyon olmaksızın başarı ile tedavi edilebileceğine inanıyoruz. |
8. | VAN UÇAK KAZASI VAN AIRPLANE ACCIDENT İrfan Yalçınkaya, Osman Nuri Dilek, Nihat Tosun, Fuat Akpınar, Cihangir İslamSayfalar 185 - 187 Uçak kazaları, özellikle sağ kurtulma şansının son derece az olması nedeniyle en ciddi kazalardan kabul edilirler. Uçak kazaları ile ilgili yayın Türkçe literatürde olmadığı gibi yabancı literatürde de fazla yoktur. Ayrıca Van uçak kazasında yolcuların 1/4 ünün sağ olarak kurtulması da bizi bu çalışmaya iten sebepler arasındadır. 29.12.1994 tarihinde ikinci Ankara-Van uçağı saat 15.45 sıralarında Van havaalanına iniş yaparken, kötü hava koşulları nedeniyle dağa çarparak düşmüştür. 76 yolcudan 55'i olay yerinde, 2'si hastanede olmak üzere toplam 57 yolcu hayatını kaybetmiş ve 19 yolcu ise sağ olarak kurtulmuştur. Yaralı yolcular, primer patolojileri itibari ile beşi göğüs cerrahisi, dördü ortopedi ve travmatoloji, üçü beyin cerrahisi ve ikisi de genel cerrahi kliniklerine yatarak tedavi görürken, diğer yedi yaralı ise müşahade amaçlı olarak yatırılıp kısa bir süre sonra taburcu edilmiştir. |
9. | DUEDONAL ÜLSER PERFORASYONLARINDA HASTANEDE KALIŞ SÜRESİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER FACTORS EFFECTING DURATION OF HOSPITALIZATION IN DUODENAL ULCER PERFORATIONS Mustafa Aydın Arıkan, Yüksel Arıkan, Selda Ertuğ, Mehmet Ali ÖnalSayfalar 188 - 192 Bu çalışma Duodenal ülser perforasyonlu vakalarda hastanede kalış süresi ve bu süreye etki eden faktörleri araştırmak, multivaryan bir istatistik çalışması ile hangi faktörlerin daha önemli olduğunu saptamak amacıyla yapılmıştır. Duodenal ülserlerin tıbbi tedavisinde gerçekleşen büyük ilerlemeler ile birlikte perforasyonlar daha ileri yaş gruplarında görülmeye başlanmıştır. Bu yaş gruplarında mortalite ve morbidite daha yüksek olmakta ve yandaş hastalıklarda sık görülmektedir.Bu durum cerrahları tedavi protokolleri üzerinde tekrar düşünmeye yöneltmektedir. Duodenal ülser perforasyonu nedeni ile opere edilen 214 olgu Apache II skorlama sistemi kullanılarak retrospektif olarak incelenmiştir. Olguların % 81.7sinde perforasyonun kronik zeminde geliştiği,% 12.8'inin akut ülser perforasyonu olduğu görülmüştür. Hastanede kalış süresi ortalama 7 gün olmuştur. Perforasyon çapı 0.5 cm'in altında olan olgularda kalış süresi 7.5 gün, 0.6cm- 1cm olanlarda 8.8 gün, 1 cm ve üzerinde olanlarda 16.2 gün olmuştur. Hastanede kalış süresini uzatan faktörler 11 puanın üzerindeki Apache II skoru, 1cm'nin üzerindeki perforasyonlar ve komplikasyonların mevcudiyeti olmuştur.Operasyonun türü hastanede kalış süresini etkilememiştir. |
10. | TRAVMATİK İNTRAKRANYAL KANAMALAR INTRACRANIAL BLEEDING DUE TO TRAUMA İbrahim M Ziyal, Bülent F Kılınçoğlu, Yunus AydınSayfalar 193 - 196 Akut epidural hematom (AEH), akut subdural hematom (ASH), subakut subdural hematom (SSH), kronik subdural hematom (KSH), travmatik intraserebral hematom (TİK) ve travmatik subaraknoid kanama (TSAK) olarak sınıflayabileceğimiz travmatik intrakranyal kanamalar (TİK) dördüncü dekat altı en önemli ölüm nedenlerinden birisidir. Son dört yıl içinde Şişli Etfal Hastanesi Beyin Cerrahisi acil polikliniğimize baş vuran 5410 kafa travması olgusundan TİK tespit edilen 250 olgu retrospektif olarak değerlendirildi. En sık iki neden düşmeler ve trafik kazaları idi. Olguların yaşı ilk dört dekatta ve yedinci dekatta pik yapmakta idi. Trafik kazalarının yarıya yakınında alkol kullanımı, ilk dekatta görülen travmalarda bisiklet kazalarının sıklığı dikkati çekti. Yüzyirmiyedi olgu cerrahi, 123 olgu ise konservatif olarak tedavi edildi. En sık görülen kanama tipi ASH idi. Mortalite oranı % 13.6 olup, en mortal kanama ASH olarak tespit edildi. Bu çalışmada, TİK'lerin tipleri, etyolojik ve fizyopatolojik özellikleri, tedavi prensipleri ve mortalite oranları göz önünde bulundurularak tartışıldı. |
11. | ÇOCUK FEMUR BOYUN KIRIKLARINDA ERKEN DÖNEMDE YAPILAN AÇIK REDÜKSİYON SONUÇLARI RESULTS OF EARLY OPEN REDUCTION IN CHILDREN FEMORAL NECK FRACTURES Mehmet Subaşı, C Cumhur Kesemenli, Serdar Necmioğlu, Ahmet Kapukaya, Tolga Tüzüner, Turgut KırkgözSayfalar 197 - 201 Dicle üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Kliniğinde 1991-l996 yılları arasında yaşları ortalama 9 (5-13) olan 9 kollum femoris kırıklı hasta travmadan sonra ilk 24 saat içerisinde operasyona alındı. Kırıklar Delbet-Collona sınıflamasına göre gruplandırıldığında, 4'ü Tip I, 3'ü Tip II, 2'si ise Tip IV olarak değerlendirildi. İntrakapsüler kırık hematomu boşaltıldıktan sonra açık redaksiyon uygulandı. Hastalar ortalama 22 (13-36) ay takip edildiler. Ratlif kriterlerine göre 2 olgu kötü, 1 olgu orta, 6 olgu ise iyi olarak değerlendirildi. Olgularımızdan 1 'inde avasküler nekroz, 1 'inde imlant yetmezliği ve koksa vara, 1 'inde ise erken epifiz kapanması gelişti. Çocuk deplase kollum femoris kırıklarında erken dönemde intrakapsüler hematomun boşaltılması, açık redüksüyon ve internal fiksasyonun komplikasyon oranını düşüreceği kanaatindeyiz. |
12. | AKUT APANDİSİT TANISININ DESTEKLENMESİNDE ULTRASONOGRAFİNİN ROLÜ THE ROLE OF ULTRASONOGRAPHIC INVESTIGATION IN THE DIAGNOSIS OF ACUTE APPENDICITIS Ali Uzunköy, Ömer Faruk Akıncı, Ali Coşkun, Mustafa Karaoğlanoğlu, Murat ErdoğanSayfalar 202 - 205 Akut apandisit, cerrahinin en sık rastlanan acil olgularındandır. Sadece hikaye, fizik muayene ve yardımcı laboratuvar bulgularına dayanılarak tanı koymak bazen güç olabilir. Şüpheli olgularda ultrasonografinin faydalı bir tanı aracı olduğu bildirilmiştir. Çalışmamız, akut apandisitin tanısında ultrasonografinin sensitivite ve spesifitesini araştırmak amacı ile planlandı. Haziran 1995-Kasım 1997 tarihleri arasında 52 olgu çalışmaya alındı. Klinik muayene ve yardımcı laboratuvar bulguları ile 32 olguda akut apandisit tanısı konuldu. 20 olgunun kliniği şüpheli idi. Ultrasonografık inceleme sonucunda, 34 olguya akut apandisit tanısı konuldu. Bu olgulardan 3'ü klinik olarak kesin akut apandisit ön tanısı konulan olgular arasında ve 3'ü şüpheli olgular arasında idi. Klinik takip sonucunda, ultrasonografik incelemede apandisit ile uyumlu bulgu saptanmayan bir olguda akut apandisit saptandı. Ultrasonografide yanlış pozitif sonuç gözlenmedi. Ultrasonografinin akut apandisit tanısında sensitivitesi %97.1, spesifisitesi% 1 00, pozitif tahmin değeri %100, negatif tahmin değeri %94.5 ve tanı doğruluğu %98.1 olarak tesbit edildi. Ayrıca 6 olguda başka ve 4 olguda ise ilave patolojiler saptandı. Sonuç olarak, ultrasonografinin, akut apandisitten şüphelenilen olguları değerlendirmede sensitivite ve spesifitesinin yüksek olduğu ve ilave abdomen patolojilerini tesbit ederek tedavinin planlanmasına katkıda bulunduğu gözlendi. |
13. | KARINA YÖNELİK ATEŞLİ SİLAH YARALANMALARI ABDOMINAL FIREARM INJURIES Ziya Çetinkaya, S Yavuz İlhan, Nurullah Bülbüller, Osman Doğru, M Ali Akkuş, Serdar CaboğluSayfalar 206 - 210 Karına yönelik ateşli silah yaralanmaları yüksek mortalite ve morbidite oranına sahip bir travma grubudur. Karına yönelik ateşli silah yaralanması nedeniyle servisimizde opere edilen 55 hastanın kayıtlarını retrospektif olarak inceledik. Beş olgu laparotomide organ yaralanması bulunmadığından negatif eksplorasyon olarak değerlendirildi (% 9.1). Geriye kalanların 16'sında yalnızca bir, 34'ünde ise birden fazla karın içi organ yaralanmıştı. En sık yaralanan üç organ; kolon, ince barsak ve karaciğer idi. Üçü peroperatif dönemde olmak üzere toplam 7 hasta kaybedildi (% 12.7). Hastaların 10'unda değişik komplikasyonlar görüldü. Ortalama hastanede yatış süresi 14.3 gündü. Sonuç olarak; karına yönelik ateşli silah yaralanmaları, hastanede kalış süreleri uzun ve morbidite-mortalite oranları yüksek bir yaralanma şeklini oluşturmaya devam etmektedir. |
14. | PEDİATRİK TRAVMATİK DİAFRAGMA HERNİASYONU TRAUMATIC DIAPHRAGMATIC HERNIA OF THE CHILDREN Okan Solak, Alper Toker, Zeki Günlüoğlu, Candemir Köseoğlu, Atilla GürsesSayfalar 211 - 213 |
15. | TRAVMATİK SERVİKAL SPİNAL SUBARAKNOİD KANAMA: TRAUMATIC CERVICAL SPINAL SUBARACHNOID HEMORRAGE Ali İhsan Ökten, Rüçhan Ergün, Uğur Bostancı, Etem BeşkonaklıSayfalar 214 - 217 Spinal subaraknoid kanama, sıklıkla spinal arteriovenöz malformasyon, anevrizma patlaması veya tümör gibi nontravmatik lezyonlar sonucunda görülür. Literatürde travmanın neden olduğu spinal subaraknoid kanamaya çok az rastlanmıştır. Bu çalışmada, pleksus brakiyalis yaralanmasına bağlı monoparezinin araştırılması sırasında, manyetik rezonans görüntülemesinde rastlantısal olarak saptanan travmatik servikal spinal subaraknoid kanama olgusu sunulmuştur. |
16. | ILEOSIGMOID KNOTTING Selman Sökmen, Tarkan ÜnekSayfalar 218 - 219 |
17. | AKUT SPONTAN MASİF REKTAL PROLAPSUS: ACUTE SPONTANEOUS MASSIVE PROLAPSE OF THE RECTUM: Selman Sökmen, Cüneyt Bektaşer, Tarkan ÜnekSayfalar 220 - 221 |