Amaç: Ýntraabdominal yapýþýklýklar halen ciddi bir problemdir. Geçmiþte septik batýnda adezyon formasyonunu önlemek için sadece rifamisin lavajý denenmistir. Bu çalýþmanýn amacý abdominal sepsis modelinde farklý antibiyotiklerin intraperitoneal uygulamasýnýn etkinliðini deðerlendirmektir.
Gereç ve Yöntem: 60 adet Wistar-albino sýçan rastgele olacak þekilde 6 eþit gruba ayrýlmýþtýr. Tüm gruplara çekal ligasyon ve puncture modeli uygulanarak bakteriyel peritonit oluþturulmuþtur. Grup 1 kontrol grubudur. Grup 2’ye izotonik salinle, grup 3’e imipenemle, grup 4’e seftriaksonla, grup 5’e sefazolinle ve grup 6’ya metronidazolle periton lavajý yapýlmýþtýr. Cerrahiden 4 hafta sonra intraabdominal adezyonlar deðerlendirilmiþ, adezyonlarýn gerginlik kuvveti ölçülmüþ ve histopatolojik deðerlendirme yapýlmýþtýr.
Bulgular: Ýmipenem, seftriakson ve sefazolin ile adezyon formasyonu anlamlý derecede azalmýþ (p<0,001) ve fibrozis skorlarý anlamlý derecede düþük olarak bulunmuþtur (p=0,013). En kötü adezyon metronidazol grubunda izlenmiþtir. Adezyon kopma kuvveti grup 4 ve 5’te anlamlý olarak düþüktür (p<0,001). Ýnflamasyon daðýlým skorlarý benzer olmasýna raðmen (p=0,058) grade 3 inflamasyon skorlarý sadece kontrol, salin ve metronidazol grubunda gözlemlenmiþtir.
Sonuç: Bu veriler ýþýðýnda septik karýnda sefalosporinle peritoneal lavajýn adezyon formasyonunu önlenmede etkin olduðu ve sonuçlarýn bir klinik çalýþmada deðerlendirilmesi gerektiði söylenebilir.

AMAÇ
Ülkemizdeki kalabalýk aciller için geliþtirdiðimiz þikayet temelli 5-düzeyli Hacettepe Acil Triyaj Sistemi’ni ESI 5-düzeyli triyaj sistemiyle karþýlaþtýrmaktýr.
GEREÇ VE YÖNTEM
Altý gün süresince hergün baþka bir görevli tarafýndan HATS ile deðerlendirilen hastalar, bir Acil Týp Uzmaný tarafýndan HATS ile kör olarak tekrar deðerlendirildiler. Her iki deðerlendirme kararýný bilmeyen ve ESI konusunda uzman olan baþka bir Acil Týp Uzmaný tarafýndan baðýmsýz ve kör olarak ESI ile deðerlendirildiler.
BULGULAR
Araþtýrmadaki 308 hastanýn 133’ü erkek, 175’i kadýn ve yaþ ortalamasý 44,41 ± 18,033 bulunmuþtur. HATS ile HATS-Kör karþýlaþtýrýldýðýnda gözlemler arasý tutarlýlýk %97,40 (Kappa=0,963), ESI-Kör ile karþýlaþtýrýldýðýnda gözlemler arasý tutarlýlýk %74,35 (Kappa=0,646) saptanmýþtýr. HATS-Kör ile ESI-Kör karþýlaþtýrýldýðýnda gözlemler arasý tutarlýlýk %74,67 (Kappa=0,652) saptanmýþtýr. Birinci Acil Týp Uzmaný, Acil Týp Asistaný, ve Acil Hemþiresi ile HATS-Kör uygulayan Ýkinci Acil Týp Uzmaný arasýndaki tutarlýlýðýn en yüksek olduðu (Kappa=1,0), Ýntern Doktor, týbbi olmayan Acil Sekreteri ve Paramedik’in de çok iyi olduðu (Kappa= sýrasýyla 0,971; 0,935; 0,864) saptanmýþtýr. HATS ile deðerlendirilen hastalarda %7,25 yanlýþ yüksek triyaj, %1,08 yanlýþ düþük triyaj bulunmuþtur.
SONUÇ
Aþýrý kalabalýk acil servisler için geliþtirlmiþ olan þikayet temelli HATS, gözlemler ve gözlemciler arasý tutarlýðý yüksek, yanlýþ triyaj oranlarý düþük, týbbi olmayan sekreterden acil týp uzmanýna kadar herkesin kolaylýkla uygulayabileceði bir triyaj sistemidir.

Amaç: Çalýþmamýzýn amacý amatör oyuncularda futbol topu ile oluþan arka segment kapalý göz yaralanmalarýnýn anatomik ve fonksiyonel sonuçlarýný, uygulanan tedavileri incelemektir.
Gereç Ve Yöntem: 2004-2008 yýllarý arasýnda futbol oynarken kapalý göz yaralanmasý geçiren 22 hastanýn kayýtlarý geriye dönük olarak incelendi. Yaralanmalar okuler travma sýnýflamasýna göre deðerlendirildi.
Bulgular: 22 hastanýn tümü erkekti ve yaralanmalarýn tümü futbol topu çarpmasýna baðlýydý. 16 (%72) hastaya herhangi bir tedavi uygulanmadý. 5 (%22) hastaya cerrahi tedavi uygulandý. 20 (%91) hastanýn baþvuru anýndaki görme keskinliði 5/200 ve üzerindeyken 2 (%9) hastanýn ise el hareketi ve altýndaydý. Son kontrol muayenesinde 22 hastanýn tümünde 5/200 ve üzeri görme keskinlik düzeyi elde edildi (p<0.01).
Sonuç: Futbol topu ciddi arka segment travmasýna neden olabilmektedir ve koruyucu ekipman kullanýmý uygun bir çözüm olabilir.

Amaç:
Mezenter ven trombozu, akut mezenter iskemi olgularýnýn yaklaþýk %5-15’inden sorumlu olan ve nadir görülen bir durumdur. Bu çalýþmanýn amacý, 34 hastalýk tecrübemizi paylaþmak ve mezenter ven trombozuna yaklaþýmý tartýþmaktýr.

Gereç ve Yöntem:
Ocak 2007 ve Ocak 2010 tarihleri arasýnda, acil cerrahi servisimize mezenter iskemi tanýsý ile baþvuran 34 hasta retrospektif olarak incelendi.Peritonit bulgusu mevcut olan hastalara, baþvurularýnda tanýsal laparokopi uygulandý. Ameliyatýn bitirilmesine yakýn, karýn sol alt kadrana 10mm laparoskopi trokarý yerleþtirildi. Anastomoz yapýlan olgularda ameliyat sonrasý ilk 72 saatlik dönemde laparoskopik ikincil baký yapýldý.Tüm hastalar günde iki kez subkutan 100mg/kg enoxaparin uygulandý. Ven rekanalizasyonu deðerlendirilmesi amacýyla tüm hastalara, 6. ve 12. aylarda BT anjiografi görüntüleme yapýldý.

Bulgular:
BT anjiografi ile 25(%73) hastada superior mezenterik ven trombozu, 24(%70) hastada portal ven trombozu ve 12 (%35) hastada splenik ven trombozu saptandý. Peritonit bulgusu olan 11 hastaya tanýsal laparoskopi yapýldý. Bu hastalarýn 8 tanesine ince baðýrsak rezeksiyonu ve anastomozu yapýlarak ikincil baký için trokar yerleþtirildi. Ýkincil baký yapýlan hastalardan 2 tanesinde ince baðýrsak iskemisi saptanarak re-rezeksiyon gerçekleþtirildi.

Sonuç:
Mezenterik ven trombozunun tedavisinde BT anjiografi ile erken taný, cerrahi ya da cerrahi dýþý yöntemlerle kan akýmýnýn saðlanmasý, uygun antikoagulan kullanýmý ve yoðun bakým destek tedavileri, hastalýðýn baþarýlý bir þekilde yönetilmesinde hayati rol oynamaktadýrlar.

AMAÇ
Özofagus yabancý cisimleri her yaþ grubunda sýk görülür ve acil týpta önemli yer tutar.Tedavinin yeterli olmamasý halinde özofagus’ta obstrüksiyon, submukozal laserasyon ve kanama,basýnç nekrozu, alkali yanýklar ve perforasyon görülebilmektedir.Bu çalýþmanýn amaçlarý özofagus yabancý cisimlerinin klinik özelliklerini belirlemek, giriþimsel ve cerrahi yaklaþýmýmýzý ve sonuçlarýný analiz etmektir.
GEREÇ VE YÖNTEM
Bu çalýþmada; 20 yýlý aþkýn sürede Siyami Ersek Hastanesine baþvurmuþ ve özofagus yabancý cisim tanýsý ile takip ve bir giriþimsel iþlem veya cerrahi yapýlarak tedavi edilen 512 hastanýn kayýtlarý incelenmiþtir.
BULGULAR
Çocuklarda yabancý cisim týkacý en sýk 2-5 yaþ(%34.4) grubunda,eriþkinlerde ise 55 yaþ(%38.7) ve üzerinde saptanmýþtýr. Çocuklarda özofagus’ta en sýk saptanan yabancý cisim madeni paralar 232(%68.8) iken eriþkinlerde ise en sýk et parçasý 153(%87.4) saptanmýþtýr.Yabancý cisimler çocuklarda en sýk servikal özofagus’a(%78.2) yerleþmiþken eriþkinlerde ise torasik özofagus’a(%66.4) yerleþmiþtir. Eriþkinlerin 54(%30.8)' unda eþlik eden özofagus veya baþka bir sistem hastalýðý tespit edilmiþtir.Yabancý cisimler çocuklarýn %48.3' ünde entübasyon laringoskopisinde Magill pensiyle baþarýyla çýkarýlmýþken; eriþkinlerin tamamýna rijid özofagoskopi yapýlmýþtýr. Çocuklarda mortalite görülmezken; eriþkinlerde rijit özofagoskopi sýrasýnda meydana gelen perforasyona baðlý mediastinit ve sepsisten 3 olguda ölüm meydana gelmiþtir.
SONUÇ
Altta yatan özofagus hastalýklarý veya eþlik eden sistemik hastalýklar eriþkinlerde özofagus yabancý cisimlerine eðilimi artýrmaktadýr.Göðüs cerrahlarýnýn klinik ve endoskopik tecrübelerinin artmasýyla son yýllarda özofagus yabancý cisimlerine baðlý morbidite ve mortalite azalmýþtýr.

Amaç: Bu retrospektif çalýþmada, kliniðimizde 8 yýlý kapsayan süre zarfýnda 28 ateþli silah yaralanmasýna baðlý opere ettiðimiz periferik sinir lezyonlu hastada uyguladýðýmýz cerrahi tedavi ve sonuçlarý sunulmaktadýr.
Yöntem ve gereç: Çalýþmaya Ocak 2002 – Þubat 2010 tarihleri arasýnda kliniðimize baþvuran, etyolojide ateþli silah yaralanmasý olan, yaralanmadan 1-6 ay süre sonra baþvurmuþ ve periferik sinir lezyonu tanýsý ile opere edilen olgular dahil edildi. Tüm hastalara preoperatif ve postoperatif elektromiyografik inceleme (EMG) ve motor güç derecelendirmesi yapýldý. Olgularýn tümüne cerrahi tedavi uygulanarak, operasyon sonrasý 1, 6, 12. ayda kontrole çaðrýldý.
Bulgular: Hastalarýn ortalama baþvuru süreleri 3,6 aydý (1gün- 6ay). En sýk yaralanan sinir; 14 olgu (%50) ile siyatik sinirdi. Olgularýn 23’ ü kurþun yaralanmasý (9’u tabanca ile sivil yaralanma, 14’ ü tüfek ile askeri yaralanma), 5’ i ise þarapnel yaralanmasýna baðlý olarak meydana gelmiþti. Olgularýmýzýn tümünde sinir dokusu bütünlüðü tam olduðundan cerrahide sinir grefti ihtiyacý olmadý. Cerrahi sonrasý eksternal epinöroliz + dekompresyon yapýlan olgularda, EMG sonuçlarýnýn ve motor fonksiyonlardaki düzelmenin daha iyi olduðu saptandý.
Sonuç: Biz cerrahi teknik kurallara uyulmasý þartýyla (enfeksiyon, cilt defekti, vasküler yaralanma ve kemik kýrýðý varlýðý dýþýnda) ateþli silah yaralanmasýna baðlý sinir lezyonlarýnda ilk altý ay içinde cerrahi tedaviyi önermekteyiz.

AMAÇ
Van’da yaþanan deprem sonrasýnda yanýk nedeniyle baþvuran ve hastanede tedavi edilen olgularýn epidemiyolojik özelliklerini belirlemek, bir önceki yýlýn ayný aylarýnda baþvuran yanýk olgularýyla karþýlaþtýrarak, mortaliteye etkili olan faktörleri saptamak için planlandý.
GEREÇ VE YÖNTEM
Van Bölge Eðitim ve Araþtýrma Hastanesine depremden sonra 3 aylýk periyotta baþvuran hastalar grup1,bir yýl önce ayný tarih aralýðýnda baþvuran hastalar grup 2 olarak belirlendi.
BULGULAR
Grup 1’de 121 hasta bulunmaktaydý. Grup II’de ise 89 olgu vardý. Grup 1deki yanýk olgularýnýn %35,95 oranýnda arttðý saptandý. Alev yanýklarý grup 1’de grup 2’ye nazaran 4.8 kat daha fazla gözlendi (p=0,002). Grup I’de olgularýn %25,4’ünde, grup II’de %7’sinde exitus görüldü (p=0,0069).
SONUÇ
Deprem sonrasýnda baþvuran yanýk olgularý sayýsý, alev yanýklarýnýn sayýsý, yanýk yüzdesi ve mortalite oranýný, deprem öncesine göre yüksek olduðu saptandý.

Amaç: Karbonatlý içecek þiþeleri göz için potansiyel tehlike oluþtururlar. Bu çalýþmada, fýrlayan metal soda þiþe kapaklarý nedeniyle göz yaralanmasý oluþan hastalarýn klinik özelliklerini ve oluþan görsel sonuçlarý deðerlendirmeyi amaçladýk.
Gereç ve Yöntem: Metal soda kapaklarýna baðlý oküler travma teþhis edilen hastalarýn týbbi kayýtlarýnýn geriye dönük olarak gözden geçirilmesi.
Bulgular: On altý hastanýn 16 gözü çalýþmaya dâhil edildi. Hastalarýn tümü erkek ve ortalama yaþ 24 yýldý. On hastada þiþe kapaðýný uygun olmayan bir aletle açma öyküsü mevcuttu. On iki olguda sol göz, 4 olguda sað göz etkilenmiþti. Tüm olgularda kontüzyon tipinde kapalý göz yaralanmasý oluþmuþtu. Deðiþik derecelerde hifema olgularýn tümünde mevcuttu ve dördünde vitreus hemorajisi ile birlikteydi. Son yapýlan muayenede görme keskinliði hastalarýn 15’inde 20/20 düzeyindeydi.
Sonuç: Sýkýþtýrýlmýþ metal soda kapaklarýna baðlý oluþan göz yaralanmalarýnýn önlenmesinde açacak kullanýlmasý önemlidir. Vidalý çevir-aç kapaklarýn kullanýmýnýn yaygýnlaþtýrýlmasýna ilave olarak, sýkýþtýrýlýþ metal kapaklý karbonatlý içecek þiþelerinin üzerine tüketicileri olasý göz yaralanmalarý konusunda uyaran etiketler yerleþtirilmelidir.

Ýstismara baðlý kafa travmasýnýn bir formu, süt çocuðu veya küçük bir çocuðun istismarcý tarafýndan siddetle sarsýlmasý ile ortaya çýkan, çeþitli intrakraniyal yapýlarýn zedelenmesi ile sonuçlanan, tarihi adýyla “sarsýlmýþ bebek sendromu (SBS)” dur. Burada farklý klinik özellikleri olan 3 istismara baðlý kafa travmasý olgusu sunulmaktadýr.

Olgu-1:
Üç aylýk kýz bebek tekrarlayan nöbetler, uyuklama ve düþük derecede ateþ yakýnmalarý ile kabul edildi. Oftalmolojik muayenede sol gözde retinal hemoraji (RH) saptandý. Kraniyal bilgisayarlý tomografi ile sol frontal bölgede intraparankimal subakut subdural hematom (SDH) gösterildi.

Olgu-2:
12 aylýk erkek bebek sol bacaðýnýn üzerine basamama yakýnmasý ile kabul edildi. Oftalmolojik muayenede sað gözde RH saptandý. Kraniyal manyetik rezonans görüntüleme (MRG) ile sað frontoparyetal bölgede subakut SDH gösterildi.

Olgu-3:
Üç aylýk erkek bebek irritabilte ve nöbet geçirme yakýnmalarý ile kabul edildi. Oftalmolojik muayenede bilateral yaygýn RH saptandý. Kraniyal MRG ile bilateral frontoparyetal bölgede subakut SDH gösterildi.

Olgularýn tümü, Çocuk Koruma Servisi’ne bildirildi ki bu servis psikososyal riskleri deðerlendirerek ev ziyaretleri ve aile eðitimini içeren güvenli bir plan yaparak çocuklarý ailelerinden ayýrmamaya karar verdi. Hekimler sinsi veya aþikar nörolojik semptomlarla baþvuran süt çocuklarýnda istismara baðlý kafa travmasý olasýðýnýn farkýnda olmalýdýrlar. Bu olgularýn yönetiminde rol alan tüm personele istismara baðlý kafa travmasý konusunda eðitim verilmesi önemlidir.

Ýntrakranyal epidural hematomlar hemen her zaman kafa travmasýna sekonder geliþir ve sýklýkla unilateral olarak izlenir. Bilateral intrakranyal epidural hematomlar nadir olmakla birlikte mortalitesi oldukça yüksektir. Olgumuzda; araç dýþý trafik kazasý sonucu kafa travmasý nedeniyle acil servise getirilen 32 yaþýnda, HIV infeksiyonlu, erkek hastada saptanan bilateral epidural hematom bildirilmektedir. Kafa travmasý tek yönlü ve lateral planda olmasýna raðmen HIV infeksiyonlu bir hastada bilateral epidural hematom ile sonuçlanmasý nadir bir durumdur. HIV infeksiyonunun komplikasyonlarý olan vaskülopati ve koagülopati sonucunda serebral damarlar frajil bir yapý alýr ve bu komplikasyonlar birlikte kontrlateral intrakranyal epidural hematom geliþmesini kolaylaþtýrýr.

Velpeau bandajý omuz bölgesindeki kýrýk ve çýkýklarda kolu gövdeye tespit eden bir tedavi yöntemidir. Velpeau bandajý çok nadiren komplikasyonlara yol açar.
Kýrkbeþ yaþýnda erkek hasta travma sonrasý acil servise baþvurdu. Radyolojik tetkiklerde glenoid ve multipl kaburga kýrýðý tespit edildi. Cerrahi düzeltme öncesinde geçici Velpeau bandajý uygulandý. Bandaj uygulamasýndan 1 gün sonra hastada nefes darlýðý ve göðüs aðrýsý þikayetleri baþladý. Göðüs grafisinde kaburga kýrýk bölgelerinde belirgin bir ayrýþma ve hemopnömotoraks olduðu görüldü. Hastaya göðüs tüpü yerleþtirildi. Glenoid kýrýk cerrahi olarak düzeltildi. Hasta 6. Gün taburcu edildi. Bir ay sonraki muayenesinde sorunsuzdu.

Skalp amputasyonlarýnda mikrovasküler replantasyon teknik zorluklarýna raðmen üstün estetik sonuçlarý, sosyal ve psikolojik avantajlarý nedeni ile ilk tercih olarak deðerlendirilmesi gereken seçkin tedavi yöntemidir. Biz bu olguda saçlý derinin tamamýna yakýnýnýn ayrýca sol kulak, tüm alýn bölgesi, her iki kaþ ile üst göz kapaklarýný içeren tam bir amputasyonun baþarýlý replantasyonunu ve olgunun ameliyat sonrasý 6. yýldaki fonksiyonel deðerlendirmesini sunmaktayýz.

Ozet
Giriþ: Hiyoid kemik kýrýklarý nadir görülür. Hiyoid kemik kýrýðýnýn teþhisi zor olup; yüksek þüphe ile tanýsý konulabilir. Burada künt travmaya baðlý geliþen izole hiyoid kýrýðý vakasý sunulmaktadýr.
Olgu sunumu: 26 yaþýnda bayan hasta araç içi trafik kazasý sonucu acil servisimize baþvurdu. Hasta yutma güçlüðü ve boyunda aðrý ve rahatsýzlýk hissinden þikayetçiydi. Fizik muayenede boyunda hiperemi ve hassasiyet mevcuttu. Boyun tomografisi çekilen hastada hiyoid fraktürü gözlendi. Hasta medikal tedavi uygulanarak 24 saat gözlendi. Poliklinik kontrolü önerilerek taburcu edildi.
Sonuç: Acil hekimi künt travmalarda hiyoid kýrýðý oluþma riskini dikkate almalýdýr. Hiyoid kýrýklý hastalar 24 saat gözlenmelidir. Genellikle bu hastalar için medikal tedavi yeterli sonuçlarý vermektedir.