DENEYSEL ÇALIŞMA | |
1. | Karbondioksit pnömoperitoneumun peritonitin şiddeti üzerine etkisi The effect of carbondioxide pneumoperitoneum on the severity peritonitis Ali Uzunköy, İlyas Özardalı, Hakim Çelik, Mehmet DemirciPMID: 22792814 doi: 10.5505/tjtes.2012.53503 Sayfalar 99 - 104 Amaç: Generalize peritonit olgularında hala, laparoskopik girişimlerle ilgili kuşkular devam etmektedir. Bu çalışmamızda, deneysel peritonit oluşturulan ratlarda, karbondioksit pnömoperitoneumun inflematuar cevap ve peritonit şiddeti üzerine etkilerinin araştırılması amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Çalışmada 21 Wistar-Albino rat kullanıldı. Ratlar, control (grup 1), bakteriyel peritonit oluşturulan grup (grup 2) ve peritonit + karbondioksit pnömoperituan oluşturulan grup (grup3) olmak üzere 3 gruba ayrıldı. İkinci ve üçüncü gruptaki ratlara intraperitoneal Escherishia coli verilerek peritonit oluşturuldu. Üçüncü gruptaki ratlarda karbondioksit insuflasyonu ile pnömoperitoneum oluşturuldu. Ratlar 24 saat sonra sakrifiye edildi. Ratlardan kan ve karın duvarından periton örneği alındı. Tüm gruplarda peritonit şiddet skoru, C-reaktif protein düzeyi ve kanda beyaz küre sayısı değerlendirildi. Bulgular: Peritonit şiddet skoru, C-reaktif protein düzeyi ve kan beyaz küre sayısı, ikinci ve üçüncü gruplarda, birinci gruba göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek bulundu ( p<0.05). Üçüncü grupta değerler, ikinci gruptan anlamlı düzeyde düşük bulundu (p<0.05). Sonuç: Çalışmamızın sonuçları, karbondioksit pnömoperitoneumun Escherishia coli ile peritonit ve sepsis oluşturulan ratlarda peritonit şiddetini ve sistemik enflematuar yanıtı azalttığını göstermiştir. |
KLINIK ÇALIŞMA | |
2. | Epidemiologic Evaluation of Patients with Major Burns and Recommendations for Fighting with Burns İlhan Çiftci, Kemal Arslan, Zeynep Altunbaş, Fatih Kara, Hüseyin YılmazPMID: 22792815 doi: 10.5505/tjtes.2012.45538 Sayfalar 105 - 110 |
3. | Yanık merkezimizde takip ettiğimiz inhalasyon yanığı olgularında, klinik, radyolojik ve bronkoskopik değerlendirme Clinical, radiological and bronchoscopic evaluation of inhalation injury cases treated at the burn center Sevda Şener Cömert, Hakan Acar, Coşkun Doğan, Benan Çağlayan, Ali FidanPMID: 22792816 doi: 10.5505/tjtes.2012.99233 Sayfalar 111 - 117 Amaç: İnhalasyon yanığı olgularında,klinik,radyolojik ve bronkoskopik bulgular temelinde inhalasyon hasarını,pulmoner komplikasyonları ve mortalite ile ilişkili faktörleri ortaya koymak.Gereç ve yöntem: 2009 Ocak-2010 Ocak tarihlerinde,hastanemiz yanık merkezi yoğun bakım ünitesinde yatan,bronkoskopi ile inhalasyon yanığı tanısı konulan olgular dahil edildi.Hastaların demografik bulguları,yanık şekli,yanık yüzdesi,klinik ve laboratuvar özellikleri,1.ve 5.yatış günündeki akciğer grafisi bulguları ve bronkoskopik lezyon türleri dosyalarından elde edildi.Bronkoskopik bulgular sınıflandırıldı,her hastadaki bronkoskopik skor hesaplandı.Kaybedilen hastalar ile iyileşerek taburcu olan hastalardaki klinik,laboratuar,radyolojik bulguların özellikleri ve sıklığı,yoğun bakımdaki yatış süresi,bronkoskopik skorlar birbirleriyle karşılaştırılarak mortalite ilişkili olabilecek faktörler araştırıldı.İstatistiksel değerlendirmeler için ki-kare, fisher exact test ve Mann Whitney-U testi kullanıldı.Bulgular: Yaş ortalamaları 40.1±3.4 olan,4’ü kadın toplam 29 hasta çalışmaya alındı.Hastaneye yatış gününde olgularımızın %41.3’ünde,yatışın 5.gününde ise %65.5’inde radyolojik anormallik saptanmıştır.Bronkoskopi,olguların %100’ünde tanı koydurucu olmuştur.Bronkoskopik bulgular değerlendirildiğinde 29 olgunun 25’inde hiperemi,ödem,erozyon,ülserasyon,nekroz gibi mukozal lezyonlar,7’sinde ise trakeobronşial ağaçta karbon partikülü(is) birikimi saptanmıştır.Çalışmamızda bronkoskopiye bağlı komplikasyon görülmedi.Kaybedilen 24 hasta ile iyileşen hastalar karşılaştırıldığında kaybedilen hastalarda yanık yüzdesinin daha yüksek(%20.4-%48.5,p=0.003),yoğun bakım yatış süresinin daha uzun(ort.7.0–13.7 gün,p= 0.037)olduğu saptanmıştır.Kaybedilen hastalarda 5.günde radyolojik anormallik ve ARDS %79.1 ve %50 oranında görülürken,iyileşen hastaların hiçbirinde ARDS ve 5.gün akciğer grafisinde patoloji olmadığı saptanmıştır(p<0.05).Sonuç: Kutanöz yanık olgularında birlikte var olan inhalasyon yanığı yüksek oranda pulmoner komplikasyonlara neden olmakta ve mortaliteyi arttırmaktadır.Tanı için erken dönemde bronkoskopi yapılması ve bu hastaların yakın takibi gereklidir. |
4. | Batı Karadeniz bölgesinde üçüncü basamak bir sağlık merkezindeki göz yaralanmaları Eye injuries at a tertiary health centre in West Black Sea region, Turkey Atilla Alpay, Özlem Özcan, Sılay Cantürk Uğurbaş, Suat Hayri UğurbaşPMID: 22792817 doi: 10.5505/tjtes.2012.94803 Sayfalar 118 - 124 Amaç: Türkiye’nin Batı Karadeniz bölgesindeki göz yaralanmalarının klinik özelliklerini ve görsel prognozunu belirlemek; ulusal istatistiklere veri oluşturmak. Gereç ve Yöntem: Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Hastanesi Acil Servisi’ne 2001-2010 yılları arasında başvuran 281 göz yaralanması olgusu geriye dönük olarak incelendi. Bulgular: Göz yaralanmalarının büyük kısmı (%42.7) 30 – 50 yaşları arasında meydana gelmişti. Yaralanmaların en sık (%28.8) nedeni kırsal alanda ahşap kaynaklı maddelerle yaralanmalar iken, 30 – 50 yaş arası erkeklerde en sık neden işyeri yaralanmalarıydı. Kornea-skleral kesiler ilk ve son görme keskinliği açısından en ciddi yaralanma olarak belirlendi. Sonuç: Göz yaralanmaları hala sık ve önlenebilir bir körlük sebebidir. Alınacak basit tedbirler ve halkın eğitimi sayesinde; iş gücü kaybı, ekonomik kayıp ve psikolojik sorunlara yol açan bu önemli problemin önüne geçilebilir. Trafikte emniyet kemeri takılması, iş yerlerinde ve kırsal alanda çalışırken koruyucu gözlük takılması konusunda halkın bilinçlendirilmesi alınacak tedbirlerin başında gelmektedir. |
5. | Kafa Yaralanmalarında Sonucu Belirleyen Etkenler Effecting Factors of Outcome in Head Injury Serkan Akyel, Osman Şimşek, Necdet SütPMID: 22792818 doi: 10.5505/tjtes.2012.37928 Sayfalar 125 - 132 AMAÇ Bu çalışmada, yetişkin kafa yaralanmalı olgularda hasta kayıt sistemimizden elde edilebilen verilerin sonuç üzerine etkisi araştırıldı. GEREÇ VE YÖNTEM Trakya Üniversitesi Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilm Dalı ve Yoğun Bakım Ünitelerine yatırılan 356 KY tanılı yetişkin olgunun kayıtları incelendi. Elde edilen veriler istatistiksel olarak incelendi. BULGULAR Yaş (p=0,012), havayolu tüplenmesi (p<0,001), olay yeri ve Acil Birimde saptanan GKÖ değerleri (p<0,001), kümelen sistolik ve diastolik TA değerleri (p<0,001, eşlik eden göğüs (p=0,001) ve karın (p=0,041) yaralanması, anizokori (p=0,001), IR (p<0,001), kafatası içi radyolojik bulgulardan SDK (p<0,001), BE (p=0,006), ySAK (p<0,001), yBİK (p=0,005) ve BÖ (p<0,001), cerrahi girişim yapılması (p<0,001) ve hastane infeksiyonu varlığı (p<0,001) verilerinin sonuç üzerinde anlamlı farklılık oluşturduğu saptandı. SONUÇ Kafa yaralanmalarına bağlı ölümlerin azaltılmasında temel amaç kaza oluşumunun azaltılması olmalı, ayrıca ilk müdahale ve hastane bakım şartları yaralanmalı olgular için iyileştirilmelidir. |
6. | Acil servise başvuran travmalarda ürogenital yaralanmaların değerlendirilmesi Evaluation of urogenital injuries in patients with trauma at the emergency department Fatih Büyükcam, Jale Şen, Şenay Akpınar, Yılmaz Zengin, Mustafa Çalık, Öner OdabaşPMID: 22792819 doi: 10.5505/tjtes.2012.48403 Sayfalar 133 - 140 Amaç: Bu çalışmada, ürogenital bölgeyle ilişkili travma nedeniyle acil servise başvuran hastaların özellikleri, morbidite ve mortalite ile ilişkili durumların belirlenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Bu prospektif, kesitsel tanımlayıcı çalışmada, ürogenital bölgeyle ilişkili travması olan hastaların demografik özellikleri, travma şekilleri, tetkik sonuçları, yatış işlemleri ve sonuçları değerlendirildi. Bulgular: Çalışmaya toplamda 153 majör travması olan hasta alındı. Bunların 108 (%70.6)' i erkek, 45 (%29.4)' i bayandır. 23 (%15.03)' ü penetran, 130 (%84.96)' u künt travmadır. 79' u trafik kazası, 42' si yüksekten düşme, 12' si ateşli silah yaralanması, 10' u delici-kesici alet yaralanmasıdır. Hastaların 60' ında pelvis kırığı, 35' inde böbrek, 4' ünde mesane yaralanması saptanmıştır. Hastaların 21' i herhangi bir nedenle opere edilmiştir, toplamda 17 hastada ölüm gerçekleşmiştir. Ölüm gerçekleşen hastaların hiçbirinde ölüm nedeni ürogenital yaralanma değildir. İdrar tetkiki yapılabilen iki mesane yaralanmasında da gross hematüri görülmüştür, ayrıca hematüri varlığı ile böbrek yaralanması arasında anlamlı ilişki bulunmuştur. Sonuç: Ürogenital yaralanmalar sıklıkla diğer organ yaralanmalarıyla birliktedir ve kaybedilen hastaların ölüm nedenleri genellikle diğer organ yaralanmalarına bağlıdır. Ayrıntılı klinik değerlendirme ile zamanında tanı konulup müdahale edilmesi ürogenital bölge yaralanmalarına bağlı ölüm olaylarını önlemede önemlidir. Yaralanma mekanizmasını düşünülerek fizik muayene yapılmalı ve tanısal görüntüleme ve laboratuar tetkikleri uygulanmalıdır. |
7. | Skeletal injuries following unintentional fall from height Divesh Gulati, Aditya Nath Aggarwal, Sudhir Kumar, Anil AgarwalPMID: 22792820 doi: 10.5505/tjtes.2012.12058 Sayfalar 141 - 146 |
8. | Femur cisim kırıklarında oymasız intrameduller çivi uygulama sonuçlarımız Long term outcome of unreamed intramedullary nails in femur diaphyseal fractures Bülent Özdemir, Burak Akesen, Burak Demirağ, Muhammed Sadık Bilgen, Kemal DurakPMID: 22792821 doi: 10.5505/tjtes.2012.19970 Sayfalar 147 - 152 Amaç: Travmatik femur cisim kırığı tanısı nedeniyle oymasız kilitli intramedüller çivi kullanılarak biyolojik tespit yapılan hastaların sonuçları değerlendirildi. Çalışma planı: Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı’nda, Ocak 1997 – Aralık 2007 tarihleri arasında travmatik femur cisim kırığı tanısı ile oymasız kilitli İMÇ kullanılarak biyolojik tespit yapılan 25 (29 kırık) erişkin hasta çalışmaya dahil edildi. Olguların yaş ve cinsiyetleri, yaralanma nedenleri, kırık tipleri, ameliyata alınma zamanları ve ameliyat süreleri, kanama miktarları, skopi kullanım süreleri, erken ve geç dönem komplikasyonları, kaynama zamanı ve fonksiyonel sonuçları değerlendirildi. Fonksiyonel sonuçlar Klemm-Börner, Thoresen sistemi ile SF-36 genel sağlık ölçütü kriterlerine göre değerlendirildi. Sonuçlar: Olguların ortalama takip süresi 65,1±31,6 (26-138) ay idi. Basit ve kompleks kırıklar arasında ameliyat süresi, kanama miktarı ve kaynama süresi açısından istatiksel olarak anlamlı fark olmadığı saptandı (p>0,05). SF-36’ya göre ağrı skorları arasında istatiksel olarak anlamlı fark saptanmadı (p>0,05). Çıkarımlar: Femur cisminin basit ve çok parçalı kırıklarının oymasız İMÇ ile tespiti; endosteal ve periosteal kan dolaşımını bozmaması, derin enfeksiyon riskinin az olması, yüksek kaynama oranı ve fonksiyonel sonuçlarının iyi olması nedeniyle özellikle çoklu yaralanmalı, pulmoner ve kardiyovasküler sistemi risk altında olan hastalarda tercih edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Anahtar sözcükler: Femur cisim kırığı, biyolojik tespit, oymasız kilitli intramedüller çivi. |
9. | Ön çapraz bağ yaralanmalari: otogreft ve allogreft seçenekleriyle cerrahi tedavi klinik sonuçlari etkiler mi? Anterior cruciate ligament injuries: do affect surgical treatment with otograft and allograft options, clinical results ? Ahmet Aslan, Özgür Özer, Metin Lütfi Baydar, Hüseyin Yorgancıgil, Remzi Arif Özerdemoğlu, Nevres Hürriyet AydoğanPMID: 22792822 doi: 10.5505/tjtes.2012.90767 Sayfalar 153 - 161 Amaç: Bu çalışmada, allogreft ya da otogreft ile ön çapraz bağ (ÖÇB) rekonstrüksiyonun klinik sonuçları araştırıldı. Yöntem: Anterior tibial tendon (ATT) allogreft (n=52) ya da dörtlü hamstring (DHT) otogreft (n=30) ile ön çapraz bağ (ÖÇB) rekonstrüksiyonun uygulanan 82 hastanın sonuçları geriye dönük olarak değerlendirildi. Hastalar son kontrolde; IKDC (International Knee Documentation Committee) diz skoru ve Lysholm skoru, fonksiyonelite (tek bacak zıplama) ve laksite (öne çekmece,pivot shift,lahman) testleri ile değerlendirildi. Bulgular: İki grup arasında yaş ve cinsiyet dağılımı, ameliyat edilen taraf, ameliyat öncesdi süre ve eşilik eden yaralanmalar açısından farklılık yoktu (p>0.05). IKDC,lysholm,fonksiyonellik, laksite bakımndan her iki grupta da sonuçlar tatmin ediciydi ancak gruplar arasında anlamlı istatistiksel fark yoktu (p>0.05). Fakat ATT alogreft grubunda DHT otogreft grubuna göre daha fazla effüzyona rastlandı. Sonuç: Bu çalışmanın sonuçları ATT allogreft ya da DHT otogreft ile ÖÇB rekonstrüksiyonunun klinik sonuçlarının bezer olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte allogreftlerde görülen immun yanıta çözümler geliştirilmesiyle ÖÇB rekonstrüksiyonunda iyi bir greft alternatifi olabiliceğini düşünüyoruz. |
10. | Radius alt uç kırıklarında volar plak ile tedavi uygulamaları Volar plate fixation of distal radius fractures Emrah Rıza Demirbaş, Ali Akın Uğraş, İbrahim Kaya, İbrahim Sungur, Cemal Kural, Ercan ÇetinusPMID: 22792823 doi: 10.5505/tjtes.2012.64022 Sayfalar 162 - 166 Amaç: Erişkin radius alt uç kırıklarında volar yaklaşımla kilitli ve kilitsiz plak uygulamalarının sonuçları değerlendirildi. Çalışma planı: Distal radius kırığı nedeni ile cerrahi tedavi uygulanan 14'ü kadın, 20'si erkek, yaş ortalaması 48.5±17.9 olan toplam 34 hasta retrospektif olarak incelemeye alındı. Kırıkların tipi AO sınıflamasına göre %17.6 B3, %11.8 C2 ve %70.6 C3 olarak dağılım göstermekteydi. Klinik sonuçlar Gartland ve Werley değerlendirme skalası, Görsel analog ölçüt (VAS), Kol omuz el sorunları anketi (DASH) ile, radyolojik değerlendirme ise Stewart değerlendirme ölçütleri ile yapıldı. Sonuçlar: Hastaların ortalama takip süresi 24±16.3 aydı. Gartland-Werley değerlendirme skalasına göre %29.4 hastada mükemmel, %55.9 hastada iyi, %11.8 hastada orta ve %2.9 hastada kötü sonuç alındı. Ortalama VAS skoru 0.5±1.1, ortalama DASH subjektif sorgulama puanı 26.1 olarak bulundu. Stewart skoruna göre %44.1 mükemmel, %52.9 iyi, %2.9 orta sonuç elde edildi. Olguların kavrama gücü geri kazanımları sağlam tarafa göre %43.1 olarak bulundu. İki hastada kompleks rejyonel ağrı sendromu, bir karpal tünel sendromu ve bir tenosinovit görüldü. Çıkarımlar: Radius distal uç kırıklarının tedavisinde volar plak ile tespit etkin ve iyi bir yöntemdir. Plak özenli yerleştirilmeli ve ameliyat sonrası rehabilitasyon ihmal edilmemelidir. |
11. | Dört farklı tespit yöntemi ile konservatif olarak tedavi edilen beşinci metakarp boyun kırıklarının sonuçları Outcomes of four distinctive fixation methods in the conservative treatment of fifth metacarpal neck fractures Ayhan Kılıç, Sami Sökücü, Seçkin Basılgan, Sedat Yeniocak, Engin Çetinkaya, Atilla Sancar Parmaksızoğlu, Yavuz Selim KabukcuoğluPMID: 22792824 doi: 10.5505/tjtes.2012.23090 Sayfalar 167 - 170 Amaç: Bu çalışmada beşinci metakarp boyun kırıklarının konservatif tedavisinde sıklıkla uygulanan tespit yöntemlerinden dördü değerlendirildi. Hastalar ve Yöntem: 2008-2009 yılları arasında kliniğimize başvuran ve konservatif yöntemlerle tedavi edilen hastalar ileriye dönük olarak değerlendirildi.Altmış erkek hastayı kapsayan bu çalışmada uygulanan tespit yöntemleri; Metakarpofalangeal eklemler ekstansiyonda iken distal interfalangeal ekleme kadar uzanan sirküler alçı, MF eklemler semifleksiyonda iken DIF ekleme kadar uzanan sirküler alçı, el bileğinden DIF eklemin distaline kadar uzanan adeziv bandaj ve 4- 5. MF, proksimal ve DIF eklemleri semifleksiyonda içine alan “U”alçı ateli idi. Yerleştirme öncesi ve sonrası dönemde radyografilerle takip edilen hastaların açılanmaları ile metakarp uzunlukları ölçüldü. Hastaların eklem hareketleri ve kavrama güçleri mukayeseli olarak ölçüldü ve istatistiksel değerlendirmede yapıldı. Sonuçlar: 52 hasta çalışmayı tamamladı. Tedavi öncesi arka-ön ve oblik radyografilerde sırasıyla; 17̊ (SD: 11), 46̊ (SD: 11. 7) olan açılanması olan kırıklar, 4 hafta sonunda 5̊̊ (SD: 5.9), 27̊ (SD: 10.5) açılanmalı olarak kaynadı(p<0.0001). Kontrol grafilerinde beşinci metakarp boyunda 1.6(SD: 1.4) mm kısalma bulundu. Sağlam tarafa göre kavrama güçlerinde %16, MP eklem hareketlerinde %5 azalma bulundu. DASH ve PEM anketlerinin sonuçları sırasıyla 3(SD: 1.4), 24(SD: 3) puan oldu. İstatistiksel olarak tedavi grupları arasında anlamlı bir fark gözlenmedi(p>0.05). Tartışma: Beşinci metakarp kırıklarının konservatif yöntemlerle tedavisinde uyguladığımız tespit yöntemleri arasında sonuç bakımından istatistiksel anlamlılıkta fark bulunamadı. |
OLGU SUNUMU | |
12. | Adrenal injuries following blunt abdominal trauma in children: Report of two cases Stylianos Roupakias, Marinos Papoutsakis, George TsikopoulosPMID: 22792825 doi: 10.5505/tjtes.2012.65390 Sayfalar 171 - 174 |
13. | Delayed diagnosis of traumatic diaphragmatic rupture with herniation of liver- A case report. Anand Kuppusamy, Gayathri Ramanathan, Jayakar Gurusamy, Balaji Ramamoorthy, Karunanithi ParasakthiPMID: 22792826 doi: 10.5505/tjtes.2012.79477 Sayfalar 175 - 177 |
14. | Akut travmatik aort transeksiyonunda endovasküler tamir: olgu sunumu Endovascular repair in acute traumatic aortic transection: a case report Soner Sanioğlu, Sinan Şahin, Hakkı Aydoğan, Hakan Barutça, Ergin ErenPMID: 22792827 doi: 10.5505/tjtes.2012.45389 Sayfalar 178 - 180 Yüksekten düşme sonucu 10 ve 11. torakal vertebralarda burst fraktürü, parapleji ve akut aort transeksiyonu saptanan otuzsekiz yaşındaki erkek hasta, transeksiyon tedavisi amacıyla merkezimize sevk edildi. Eşlik eden ciddi yaralanmalar nedeniyle cerrahi tamir yüksek riskli bulundu. Transeksiyon endovasküler yöntemle, 30X100 mm Vailant torasik endogreft, sol karotis arter ostiyumunun hemen distaline yerleştirilerek tamir edildi. Hasta olağan seyreden servis takibinin ardından nöroşirurji servisine, parapleji tedavisinin devamı amacıyla geri gönderildi. Akut transeksiyon tedavisinde endovasküler yöntemler cerrahi tamire oranla morbidite ve mortalitede önemli avantajlar sağlamaktadır. Ancak torasik endogreftlerin uzun dönem sonuçları halen bilinmemektedir. Orta dönemde elde edilen umut verici neticeler uzun dönemde de sağlanabilirse, endovasküler tamir altın standart haline gelebilir. |
15. | An Unusual Penetrating Craniocerebral Injury Due To Landmine Explosion: A Case Report Cem Atabey, Turgay ErsoyPMID: 22792828 doi: 10.5505/tjtes.2012.76753 Sayfalar 181 - 184 |
16. | Çocukluk Döneminde Künt Göğüs Travması Sonrası Koroner Arter Zedelenmesine Bağlı Gelişen Ventriküler Septal Defekt Ventricular septal defect, developed due to the coronary artery injury after blunt chest trauma in childhood Zehra Karataş, Fatih Şap, Hakan Altın, Hayrullah Alp, Tamer Baysal, Sevim KaraaslanPMID: 22792829 doi: 10.5505/tjtes.2012.15045 Sayfalar 185 - 188 Künt göğüs travması ile ilişkili kardiyak etkilenme, literatürde çocuklarda genellikle vaka sunumları şeklinde bildirilmiştir ve travmaya bağlı interventriküler septum rüptürü gelişmesi oldukça nadirdir. Çocuklarda göğüs kafesi yapılarının esnek olması nedeniyle görünür bir travma belirtisi olmadan da interventriküler septum rüptürü gelişebilmektedir. Makalemizde trafik kazası sonrası sol ön inen koroner arter zedelenmesine bağlı mid-müsküler bölgede interventriküler septum rüptürü ve sol ventrikülde psödoanevrizma gelişen 7 yaşında bir erkek vaka sunulmuştur. Künt göğüs travması sonrasında fizik muayenede üfürüm tespit edilen hastalarda kardiyak zedelenme olabileceği düşünülmeli ve elektrokardiyografide iskemi bulguları saptananlarda koroner arterlerin de etkilenmiş olabileceği unutulmamalıdır. |
17. | Kimyasal Yanığın Bilinmeyen Bir Nedeni: Islak Çimentoyla Temas Contact With Wet Cement: An Unrecognised Cause For Chemical Burn Nevra Seyhan, Mustafa Keskin, Nedim SavacıPMID: 22792830 doi: 10.5505/tjtes.2012.56254 Sayfalar 189 - 191 Kimyasal yanıklar, yanık ünitelerine başvuruların çok az bir yüzdesini oluşturmaktadır. Islak çimentoyla temasın kimyasal yanık oluşturabileceği bilinmemektedir. İnşaat sektörünün giderek büyümesiyle birlikte, bu maddeyle temas etme ve zararlı etkilerine maruz kalma ihtimalide artmaktadır. Uzun süren temas sonucu ıslak çimento ciddi yanıklara neden olabilmekte ancak maalesef bu özelliği profesyonel kullanıcılar arasında bile yeterince bilinmemektedir. Bu maddenin yol açabileceği potansiyel tehlikeler hakkında yeterince bilgi sahibi olunmaması, kimyasal yanık için ciddi bir risk faktörü olarak düşünülmesini dahada önemli hale getirmektedir. Bu maddeyle çalışanların gerekli koruyucu önlemleri alması konusunda bilinçlendirilmeleri, bu tip kimyasal yanıkların önlenmesinde son derece etkili olacaktır. |
18. | Çoklu Mıknatıs Yutumuna Bağlı İntestinal Perforasyon: Olgu Sunumu Intestinal Perforation Due To Multiple Magnet Ingestion: A Case Report Mehmet Nuri Cevizci, Çetin Ali Karadağ, Mesut Demir, Ali İhsan DokucuPMID: 22792831 doi: 10.5505/tjtes.2012.22457 Sayfalar 192 - 194 Çocukluk çağında birden fazla mıknatıs yutulması durumunda acil tedavi gerektiren klinik tablolar gözlenebilir. Bir mıknatısın yutulması durumunda çoğunlukla barsak pasajı ile atılırken, birden fazla mıknatıs veya mıknatıslanabilen metal cisimler yutulduğunda, yabancı cisimlerin bir araya gelmesine bağlı olarak önemli intestinal komplikasyon oluşturabilmektedir. Burada çoklu mıknatıs ve metal maddeler yutulması sonrasında gelişen multiple intestinal perforasyon olgusu sunulmaktadır. Olgu Sunumu: Sekiz yaşında kız hasta karın ağrısı ve kusma şikayeti ile başvurdu. Başvuru sırasında batın hassasiyeti ve defansı mevcuttu. Düz grafide hava-sıvı seviyeleri ve metalik cisimler gözlendi. Grafide görülen metalik cisimler tanısal yönden dikkate alınmadı. Batın USG’de akut apandisit lehine rapor edildi. Eksplorasyonda appendiks normal olarak görüldü fakat çekum ve ileum sıkı bir şekilde yapışık bulundu. Diseksiyon sonrasında çekumda, çekumun 15 ve 45 cm proksimalinde internal fistüller yapan intestinal perforasyonlar gözlendi. Belirgin intestinal kaçak ve buna bağlı peritonit bulgusu yoktu. Bu alandaki yapışıklıklar ayrıldığında mıknatıs parçaları ve metal cisimler görüldü. İntestinal yaralanmaların birinde wedge rezeksiyon, diğerlerinde primer tamir uygulandı. Postoperatif sorun yaşanmadı, hasta 5. gün şifa ile taburcu edildi. Sonuç: Çocuk cerrahları olarak çoklu mıknatıs yutulması ve buna bağlı gelişebilecek komplikasyonlardan haberdar olunmalıdır. Yabancı cisim yutulması hikayesi mevcut olgularda abdominal düz grafilerle hasta takibi yapılmalı, beraberinde mıknatıslanabilen metal cisim veya çoklu mıknatıs yutulması durumunda muhtemel komplikasyonları önlemek için cismin lokalizasyonuna bakılmadan çıkarılmalıdır. |