p-ISSN: 1306-696x | e-ISSN: 1307-7945
Cilt : 2 Sayı : 2 Yıl : 2025

Hızlı Arama




SCImago Journal & Country Rank
Ulusal Travma ve Acil Cerrahi Dergisi - Ulus Travma Acil Cerrahi Derg: 2 (2)
Cilt: 2  Sayı: 2 - Eylül 1996
1. 
TRAVMA VE İNFEKSİYON
Serdar Uzel, Arif Atahan Çağatay, Halit Özsüt
Sayfalar 118 - 123
Makale Özeti |Tam Metin PDF

2. 
KETOROLAK TROMETAMİN'İN POSTOPERATİF ADEZYONLAR ÜZERİNE ETKİSİ
THE EFFECT OF KETOROLAC TROMETHAMINE ON POSTOPERATIVE ADHESION FORMATION
Ali Çalıkuşu, Kayhan Özkan, Zafer Malazgirt, Necati Özen
Sayfalar 124 - 128
Cerrahi travma sonrası gelişen yapışıklıklar, hasarlı dokunun onarımı için gelişen fibroproliferatif inflamatuar cevabın doğal sonucudur. Prostaglandinler inflamatuar cevabın en güçlü mediatörleridir. Çalışmamızda kullandığımız Ketorolak Trometamin, non-steroid anti-inflamatuar bir ilaç olup potent analjezik etkisi ve parenteral formunun olması nedeni ile postoperatif ağrı tedavisi için önerilmektedir. Bu çalışmada sıçanlar üzerinde deneysel adezyon modeli oluşturuldu ve Ketorolak Trometamin'in adezyon oluşumu üzerine etkisi incelendi 1mg/kg dozunda kullanıldığında inflamasyonu inhibe ederek adezyon oluşumunu engellediği görüldü.

3. 
KARIN TRAVMALI HASTALARIN DEĞERLENDİRİLMESİNDE SERUM ALT VE AST DEĞİŞİKLİKLERİNDEN FAYDALANILMASI
BENEFITING FROM THE ALT AND AST VARIANCES IN THE EVALUATION OF PATIENTS WITH ABDOMINAL TRAUMA
Mustafa Turan, M Şehsuvar Gökgöz, Cihan Yıldırır, Bahattin Dalkılıç, Turgut Ceran
Sayfalar 129 - 132
Karın travmalarının teşhisinde Fizik Muayene (FM) tek başına yeterli olamayabilmektedir. Diagnostik Peritoneal Lavaj (DPL) ve Bilgisayarlı Tomografiden yararlanmak teşhis hatalarını azaltmada çok yararlı olur. Ancak BT'nin içi boş organ yaralanmalarında spesifikliği azdır, ayrıca unstabil hastalarda zaman kaybına, kontrastlı çalışmalarda ise allerjik komplikasyonlara neden olabilir. DPL işlemi sırasında karın içi organ yaralanmaları olabilir, ayrıca bu işlem retroperitoneal yaralanmaların teşhisinde yetersiz kalabilmektedir. Çalışmamızda karaciğer ve diğer karın içi organ yaralanmalarının teşhisinde ileri tetkik ve tedaviyi yönlendirmede serum Aspartate Aminotransferaz (AST) ve Serum Alanın Aminotransferaz (ALT) değerlerinde değişimlerden yararlanmayı amaçladık. Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Servisine Genel Vücut Travması (GVT) ile başvuran hastaların, karın içi travma şüphesi olan 260'ı çalışma kapsamına alındı. Hastaların yaralanmaları kaydedilip, Yaralanma Şiddeti Skoru (YSS) hesaplandı. Bu hastaların 47'sinde karın içi yaralanma mevcuttu. Karın içinde laserasyonu olan hastaların serum AST değerleri 179 4 U/L ve ALT değerleri 181 2 U/L iken, laserasyonu olmayan hastalarda sırasıyla 60 2 U/L idi ve farklılıklar istatistiksel olarak anlamlıydı (p<0.01). Hastaların serum AST ve ALT düzeylerinde artış karaciğer ve diğer karın içi organlardaki travmaların şiddeti ile doğru orantılıydı. Hastaların AST ve ALT değerlerindeki değişimler karın içi travmalarının değerlendirmede ileri tetkik ve tedavilerini yönlendirmede yararlı olacaktır.

4. 
BÜYÜK KAZALARA BAĞLI KİTLESEL HASTA BAŞVURULARINDA ACİL SERVİS ORGANİZASYONU
EMERGENCY CENTER ORGANIZATION FOR MASSIF PATIENT ADMISSION DUE TO MASS GATHERING CATOS TROPHIES
Hakan Acar, Selahattin Vural, Mehmet Yıldırım, Zeki Çavuşoğlu, Yaman Öztürk, Ergin Olcay
Sayfalar 133 - 135
Acil sağlık hizmetleri üç kategoride incelenmektedir. Bunlar; bireysel acil sağlık hizmeti, büyük kazalar ve felaketlerdir. Bireysel acil sağlık hizmeti, hastaneler ve acil servislerin rutin isleri arasındadır. Felaketler ise sağlık ekiplerinin dışında sivil savunma örgütlerinin de katıldığı geniş bir organizasyon gerektirir. Büyük kazalar, hastanelere çok sık gelmezler, fakat geldiğinde de tüm hastane düzenini altüst ederler. Bu nedenle kitlesel kazalar ancak, hazırlıklı ve planlı olunduğunda az kayıpla ve sekelle atlatılabilir. Konumu nedeniyle sık sık büyüyen kazalara bağlı kitlesel hasta başvurusu ile karşılaşan hastanemiz acil servisinde, başvuru sırasında başhekim muavinliği başkanlığında kriz masası oluşturulmaktadır. Bu kurulun bir çok tıbbi ve sosyal sorunu çözdüğünü saptadık ve tecrübemizin ülkemiz koşullarına uygun olduğunu düşünüyoruz.

5. 
KÜNT KARIN TRAVMALI HASTALARDA PROGNOSTİK FAKTÖRLER
THE PROGNOSTIC FACTORS IN PATIENTS WITH BLUNT ABDOMINAL TRAUMA
Nuh Zafer Cantürk, Nihat Zafer Utkan, Cihan Yıldırır, Fevzi İçli, Mustafa Dülger
Sayfalar 136 - 140
Travma sonucu ölüm resusitasyon, anestezi, cerrahi teknik ve postoperatif yoğun bakımdaki gelişmelere rağmen yüksek seyretmeye devam ediyordu. Multiple travma sonrası, önlenebilecek ölümlerin çoğu künt travmaya tanıyı koymada ve onu kontrol etmedeki başarısızlığa bağlı idi.

6. 
YANIKLARDA MANTAR ENFEKSİYONLARI
FUNGAL INFECTION IN BURNS
M İlhan Yıldırgan, Mahmut Başoğlu, Cemal Gündoğdu, Ahmet A Balık, Nesrin Nalbantoğlu, Durkaya Ören
Sayfalar 141 - 144
Fungal ve bakteriyel yanıklardaki deneyimlerimizi değerlendirmek için prospektif bir çalışma gerçekleştirdik. "Yedi yıllık bir süre içerisinde Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi servisine başvuran yanıklı 124 hastanın 38'inde (%30.6) fungus izole edildi. Yanık yara enfeksiyonu tespit edilen hastaların yanık yüzdeleri %30'un üzerindeydi. Teşhis biopsi materyalinin histopatolojik incelenmesi ile konuldu. Dokuz hasta (%23,7) fungal invazyon nedeni ile kaybedildi. İki hastaya (%5,3) hastalığın ortadan kaldırılması amacı ile amputasyon yapıldı. İnvaziv sepsis başlamadan önce agressif cerrahi ve yanık tedavisi esnasında gerekli olmadıkça, geniş spektrumlu antibiyotiklerin kullanımının kısıtlanması yasamı tehdit eden fungal enfeksiyonlarının önlenmesinde önemli rol oynayacaktır.

7. 
ÇOCUK TRAVMALARI VE KOMPLİKASYONLARINA EĞİTİM VE SAĞLIK POLİTİKASININ ETKİSİ
PEDIATRIC TRAUMA AND ITS COMPLICATIONS; THE IMPACT OF EDUCATION AND HEALTH POLICY
Turan Kanmaz, İ Haluk Gökçora, Metin Kutay, Hüseyin Dindar, Meral Barlas, Selçuk Yücesan
Sayfalar 145 - 150
1984-1995 yılları arasında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Cerrahisi Anabilim Dalına fiziksel travma nedeniyle başvuran 108 hasta retrospektif ve prospektif olarak değerlendirildi. Sonuçlar 1987-1990 yılları arasında Türkiye il ve ilçe merkezlerinde kayda geçmiş travmaya bağlı çocuk ölüm nedenleriyle karşılaştırıldı. Travma öncesi, sırası ve sonrasında alınabilecek önlemler ortaya kondu. Toplum, sağlık personeli, aile ve çocuk eğitimi gibi aktif önlemler yanında, konut ve çevre düzeni, oyuncak ve araçların yapım özellikleri, toksik veya zararlı olabilecek malzemeler, taşıtlar üzerine alınabilecek yasal zorunluluklar gibi pasif önlemler önerildi. Travma sonrası komplikasyonlar ve ölümlerin azaltılabilmesi için ulusal düzeyde travma puanlama sistemleri ve bunlara bağlı oluşturulabilecek hasta yönlendirim (triage) düzenekleri tartışıldı.

8. 
KÜNT KARIN TRAVMALARININ 10 YILLIK RETROSPEKTİF ANALİZİ
RETROSPECTIVE ANALYSIS OF BLUNT ABDOMINAL TRAUMAS FROM 1985 THROUGH 1995
Müfide Nuran Akçay, M İlhan Yıldırgan, Fehmi Çelebi, M Yavuz Çapan, Saadettin Çelik, Murat Polat, Durkaya Ören
Sayfalar 151 - 155
Kliniğimizde 1985-1995 yılları arasında künt karın travması nedeni ile opere edilen 262 hastanın kayıtları retrospektif olarak incelendi. Hastaların 218'i (%83.2) erkek, 44'ü (%16.8) kadın idi. Hastaların %58.7'si 0-20 yaş grubunda yer alıyordu. %54.0 sıklık ile dalak en çok yaralanan organdı. En önemli künt karın travması nedeni %51.1 sıklık ile trafik kazaları idi. Laparotomi endikasyonuna en sık olarak klinik bulgular ve peritoneal lavaj ile karar verildi. Postoperatif komplikasyon oranı %23.8, mortalite oranı %9.1 (24 vaka) idi. Kaybedilen hastaların 20'sinde (%83.3) multisistem yaralanması, 4'ünde (%16.7) ise sadece batın içi organ yaralanması vardı.

9. 
DELİCİ GÖZ YARALANMALARI SONUCU FİTİZİS GELİŞİMİ: RİSK FAKTÖRLERİ
PHTHISIS IN PENETRATING EYE TRAUMA: RISK FACTORS
İrfan Perente, Cahit Özgün, Sunguralp Turgut, Tunç Ovalı, Ercan Öngör
Sayfalar 156 - 157
1988-1992 yılları arasında İstanbul Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı, acil polikliniğine müracaat eden, delici göz yaralanması olan 770 olgunun takipleri sırasında 90 gözde fitizis gelişimi görüldü. Fitizis gelişimine etki eden faktörler; olguların 40 yaşından büyük olması, yaralanmaların en sık evde meydana gelmesi, korneaskleral olması, giriş vizyonunun 0.1'den kötü olması, iris prolapsusunun, hifemanın, lens hasarının ve göz içi kanamasının varlığı olarak değerlendirildi.

10. 
ÇÖKME KIRIKLARI (162 OLGUNUN RETROSPEKTİF OLARAK ÇOCUK VE ERİŞKİN YAŞ GRUPLARINA GÖRE DEĞERLENDİRİLMESİ)
DEPRESSED SKULL FRACTURES (A RETROSPECTIVE ANALYSIS OF 162 CASES ACCORDING TO PAEDIATRIC AND ADULT GROUPS)
Ali İhsan Ökten, Rüçhan Ergün, Gökhan Akdemir, Çetin Evliyaoğlu, İsmail Sertel, Ali Rıza Gezici, Yamaç Taşkın
Sayfalar 158 - 163
Kliniğimizde Ocak 1990-Haziran 1995 yılları arasında 1255 kafa travmalı hasta yatırılarak tedavi edilmiştir. Bu hastalardan 162'sinde (%12.5) çökme kırığı saptanarak bu çalışmaya dahil edilmiştir. 162 hastanın 75'ini (%46.2) çocuk (0-16 yas), 87 (%53.8) tanesini erişkin (17yaş ve üzeri) yaş grubu oluşturmuştur. Biyolojide, çocuklarda düşme, erişkinlerde ise trafik kazaları ilk sırayı almıştır. Hastaların klinik tablosu Glasgow Koma Skalasına (GKS) göre değerlendirilmiştir. Çökme kırığı, her iki yaş grubunda da en fazla parietal bölgede saptanmıştır. Çocuklarda kapalı, erişkinlerde ise açık çökme kırıkları daha fazla görülmüştür. Her iki yaş grubunda da çökme kırığı ile birlikte en fazla görülen patoloji kontüzyondur. Hastaların 129'una (%80) cerrahi, 33 'üne (%20) konservatif tedavi yapılmıştır. Açık çökme kırıklarında dura ve/veya beyin laserasyonu çocuklarda %59, erişkinlerde ise %71 oranında bulunmuştur. Komplikasyon olarak posttravmatik erken epilepsi, çocuklarda %8, erişkinlerde ise 10.3 oranında, enfeksiyon ise çocuklarda %4, erişkinlerde ise %9 oranında tespit edilmiştir. Sonuçlar Glasgow Sonuç Skalasına (GSS) göre değerlendirilmiştir. Tam iyileşme çocuklarda %84, erişkinlerde %60 oranında olurken, mortalite oranı ise erişkinlerde %17, çocuklarda %4 olarak bulunmuştur.

11. 
PANKREAS YARALANMALARI
PANCREATIC INJURIES
Erdoğan M Sözüer, Mustafa Akpınar, Nusret Akyürek, Kadri Güven
Sayfalar 164 - 168
Kliniğimizde son 14 yıl içinde pankreas yaralanması nedeni ile tedavi edilen 67 hasta yaş, cins, travmanın sebebi, pankreatik yaralanmanın derecesi, ilave organ yaralanmasının olup olmaması, uygulanan aperatif işlemler, postoperatif komplikasyonlar ve mortaliteyi etkileyen faktörler yönünden incelendi. Hastaların 56'sı (%83.5) erkek olup, ortalama yaş 24 idi. Pankreas yaralanmalarının sebebi 48 hastada kunt travma, 10 hastada ateşli silah yaralanması, 9 hastada ise kesici-delici alet yaralanması idi. Hastaların 39'una periton lavajı ve 3'üne parasentez ile intraabdominal kanama tanısı kondu. Ameliyat esnasında pankreastaki harabiyet Smego sınıflamasına göre yapıldı. Buna göre 44 hasta Grade I, 12 hasta Grade II, 10 hasta Grade III ve 1 hasta Grade IV olarak değerlendirildi. En sık görülen ilave organ yaralanmaları sırası ile dalak, karaciğer ve mide idi. Pankreasa yönelik olarak basit drenaj, primer onarım, distal pankreatektomi gibi cerrahi işlemler uygulandı. Postoperatif en sık görülen komplikasyon yara enfeksiyonu olmuştur. Bu seride 9 hasta kaybedilmiş olup, en önemli mortalite sebebi ilave organ yaralanmalarının yol açtığı multipl organ yetmezliğidir. Bu çalışmanın sonucunda izole pankreas yaralanmalarının nadir görüldüğü, morbidite ve mortaliteyi etkileyen en önemli faktörün ilave organ yaralanmalarının olduğu tesbit edildi. Ayrıca intraabdominal kanama nedeni ile ameliyata alınan hastalarda, pankreas yaralanmasının kolaylıkla gözden kaçabileceği akılda tutularak, eksplorasyonun çok dikkatli bir şekilde yapılması gerekir.

12. 
KARIN İÇİ ORGANLARININ ATEŞLİ SİLAH YARALANMALARI
PENETRATING GUNSHOT WOUNDS OF THE ABDOMEN
M İlhan Yıldırgan, M Nuran Akçay, M Yavuz Çapan, Fehmi Çelebi, Saadettin Çelik, S Selçuk Atamanalp, Durkaya Ören
Sayfalar 169 - 172
1980-1994 yılları arasında Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Servisi'ne başvuran ve Genel Cerrahi AB.D. 'da yatırılarak tedavi gören karın içi organ ateşli silah yaralanması olan 98 hastanın kayıtları retrospektif olarak incelendi. Hastaların 79'u (%82.3) erkekti. En genç hasta 2.5 yasında, en yaşlı hasta 80 yaşında olup yaş ortalaması 29.3 15.2 yıl idi. Vakaların 25'inde (%24) tek organ, 33 vakada (%31,6) iki organ, 28 vakada (%26,8) üç organ, 7 vakada (%6,7) dört organ, 1 vakada (%0,96) altı organ yaralanması mevcuttu. Bir vakada (%0,96) herhangi bir organ yaralanması tespit edilmedi. Vakaların 56'sında (%58,3) ince barsak, 45'inde (%46,8) kolon, 21 vakada (%21,8) karaciğer, 21 vakada (%21,8) mide, 15 vakada (%15,6) diyafragma, 13 vakada (%15,5) dalak, 4 vakada (%4,1) pankreas, 3 vakada (%3,1) duodenum, 5 vakada (%5,2) böbrek ve 1 vakada (%1,0) safra kesesi yaralanması olmuştu. Bir vakada V.Cava İnferior ve V.Porta yaralanması vardı. Onaltı vaka (%16,6) kaybedildi. Ortalama hospitalizasyon süresi 14.5 10.4 gündü. Vakaların %75'inde birden fazla organın yaralandığı %30 hastada ikinci operasyonun gerektiği görüldü ve %17 civarında mortalitesi ile ateşli silah yaralanmaları tedavi maliyeti, mortalitesi ve morbiditesi yüksek bir travma gurubudur.

13. 
RETROPERİTONEAL HEMATOMLAR
RETROPERITONEAL HEMATOMAS
H Altun, S Sarı, İ Aydın, İ Karahan, M Akdağ, O Alimoğlu
Sayfalar 173 - 179
Retroperitoneal hematomlar (RPH) künt ve penetran abdominal travmalardan sonra oluşabilir. İnsidans çeşitli serilerde değişiklik göstermektedir. 1 Ocak 1990 ile 1 Haziran 1995 tarihleri arasında SSK İstanbul Hastanesi acil cerrahi kliniğine başvuran ve yapılan laparotomide RPH saptanan 27 travmatize olgu bu çalışma kapsamına dahil edilmiştir. Hastaların 16'sında künt, 10'unda penetran yaralanma vardı.1 hastada da spontan retroperitoneal hematom mevcuttu. Hastaların yaş ortalaması 22, erkek/kadın oranı 23/4 idi. Ortalama hastanede kalış süresi 12 gün, ortalama operasyon süresi 112 dk. idi. Hematom 4 olguda Zone I, 18 olguda Zone II, 4 olguda Zone III, 1 olguda da Zone I+III yerleşimli idi. 21 olguya peroperatuvar hematom eksplorasyonu yapıldı. Etyolojide 5 olguda izole böbrek yaralanması olmasına karşın, 2 olguda izole pelvik fraktür, 1 olguda izole mesane yaralanması, 13 olguda ise birden fazla organ yaralanması saptandı. Biyolojiye yönelik tedavi yapıldı. Postoperatif morbidite %19 (5 olgu), mortalite %11 (3 olgu) idi. Bu çalışma bize retroperitoneal hematomların lokalizasyonuna göre tedavi stratejisinin önemini göstermiştir.

14. 
ALT EKSTREMİTENİN İSKELET VE YUMUŞAK DOKU LEZYONLARI İLE KOMPLİKE VASKÜLER YARALANMALARDA PREOPERATİF DEĞERLENDİRME
PREOPERATIVE EVALUATION OF LOWER EXTREMITY SKELETAL AND SOFT TISSUE LESIONS AND COMPLICATED VASCULAR INJURIES
M Şah Topçuoğlu, Bülent Kısacıkoğlu, Kemal Salih, Alaaddin Pekediz, Hafize Yalınız, Hüseyin Bayram, Acar Tokcan
Sayfalar 180 - 184
Bu çalışmada, 1990-1995 yılları arasında yumuşak doku ve iskelet lezyonu ile birlikte damar yaralanması nedeni ile vasküler ve ortopedik rekonstrüktif girişim uygulanan 42 alt ekstremite travma olgusu Johansen ve Ark.kriterlerine göre retrospektif olarak incelenmiştir. Çalışmanın amacı; Johansen ve Ark. 'nın kriterlerine göre yapılan bu değerlendirme ile amputasyon oranı arasında bir ilişki olup olmadığını saptamaktır. Yaralanma 32 vakada künt travma 10 vakada penetre travma sonucu oluşmuştur. 42 vakanın 34'ünde (%80.95) bir veya birden fazla iskelet lezyonu tespit edilmiş olup 8 vakada (%19.04) parçalı ve/veya açık kırık tespit edilmiştir. İskemi süresi 2-12 saat ortalama 4.5 saattir. Travma Değerlendirme Kriterleri'ne göre ortalama puan 5.98 1.58 bulunmuştur. Uygulanan vasküler, ortopedik ve plastik cerrahi girişimleri sonucu 30 (%71.42) ekstremite kurtulmuş ve 12 vakada (%28.57) amputasyon gerekmiştir. Amputasyon uygulanan vakalarda puan 7-10 (ortalama 9.44 1.18) iken kurtulan ekstremitelerde 3-10 (ortalama 5.10 0.57) idi. Aradaki fark anlamlı bulunmuştur (P<0.001). Ayrıca ekstremitenin geleceği açısından iskemi süresi, kemik-yumuşak doku lezyonunun derecesi ve sok mevcudiyeti anlamlı bulunmuş, yaşın ise sonuca önemli bir etkisi olmadığı tespit edilmiştir.

15. 
MANDİBULA KIRIKLARI: 112 VAKANIN ANALİZİ
MANDIBULAR FRACTURES: ANALYSIS OF 112 CASES
Serhat Tuncer, Berkan Mersa, Atilla Arıncı, Recep Güloğlu
Sayfalar 185 - 188
Mandibula, yüz kemikleri içerisinde en fazla travmaya uğrayan ve kırılan kemiklerdendir. Yüzde fonksiyonel ve görünüm olarak önemli rol oynayan mandibula kırıklarında doğru tedavi, kalacak sekelleri önleme açısından önemlidir. 1990-1995 tarihleri arasında yüz travması nedeniyle kliniğimize başvuran 112 hastada mandibula kırıklarının yaş, cinsiyet, etyoloji, kırık lokalizasyonu ve eşlik eden diğer yüz kemiği kırıklarına göre istatistiksel dökümü yapıldı. Bu yazıda tedavi metodları, karşılaşılan komplikasyonlar değerlendirildi.

16. 
TORAKS TRAVMALARI
THORAX TRAUMAS
Yener Yörük, Hasan Sunar, Selçuk Köse, Rüstem Mehmed, Murat Akkuş
Sayfalar 189 - 193
Kliniğimizde son 5 yılda toraks travması nedeniyle yatırılan 239 olgu değerlendirildi. Olguların 206'sı (%86,2) erkek, 33'ü (13,8) kadındı. Yaşları 2-81 arasında, ortalama 42 idi. Travmaların 177'si (%74,1) künt, 62'si (%25,9) penetran idi. Trafik kazası 130, delici-kesici alet yaralanması 37, yüksekten düşme 23, ateşli silah 22, darp 9 ve diğer sebepler 18 olguda etkendi. Pnömotoraks 53 (%22,2), hemotoraks 46 (%19,2), hemopnömotoraks 40 (%16,7) olguda saptandı. Ayrıca 55 (%23) olguda cilt altı amfizemi ve 63 (%26,3) olguda toraks içi lezyonu belirlendi. Kot fraktürü 145 (%60,7), klavikula fraktürü 24 (%10), sternum fraktürü 8 (%3,3) ve skapula fraktürü 4 (%1,7) olguda görüldü. 54 (%22,6) olguda diğer vücut travmaları da eşlik etmekteydi. Yüzyirmiüç (%51,1) hastaya medikal tedavi, 101 hastaya (%42,2) tüp torakostomi uygulandı. Yirmi (%8,4) olguya cerrahi girişim uygulandı. Yirmi intratorasik, 5 ekstratorasik olarak toplam 25 (%10,5) komplikasyon gelişmiştir. Mortalite 7 olgu ile %2,9 olarak bulunmuştur.

17. 
ANSTABİL PELVİS KIRIKLARINDA AÇIK REDÜKSİYON VE İNTERNAL FİKSASYON
OPEN REDUCTION AND INTERNAL FIXATION OF UNSTABLE PELVIC FRACTURES
Mehmet Tuncel, İlhan Demiryılmaz, Sinan Karaoğlu, Eyüp S Karakaş
Sayfalar 194 - 197
Anstabil pelvis kırıklarının tedavisinde amaç, doğru redaksiyondan sonra rijid fiksasyon sağlamaktadır. Kliniğimizde 13 hastanın anstabil kırığında pelvis halkasının ön bölümündeki yaralanmalar için internal veya eksternal fiksasyon, arka bölümündeki yaralanmalar için açık redüksiyon ve internal fiksasyon uygulandı. Ameliyattan sonra derin enfeksiyon veya sinir yaralanması görülmedi. Bir yıldan fazla izlenen 10 olguda geç deplasman meydana gelmedi. Bütün kırıklar iyileşti.

18. 
ORBİTAYI ÇEVRELEYEN KEMİKLERİN KIRIKLARINDA ERKEN CERRAHİ TEDAVİ VE MULTİDİSİPLİNER YAKLAŞIM
EARLY SURGERY AND MULTIDISIPLINARY APPROACH TO THE FRACTURES OF BONES SURROUNDING ORBITAL CAVITY
Nurperi Gazioğlu, Oğuz Çetinkale, Ertuğrul Gazioğlu, Ziya Akar, Gökalp Özer, Cengiz Kuday
Sayfalar 198 - 203
Politravmatize olgularda kafa ve yüz travmalarıyla birlikte rastlanan orbita kırıkları anatomik özellikleri sebebiyle beyin cerrahisi, plastik cerrahi, oftalmoloji ve genel cerrahi uzmanlarını yakından ilgilendirmektedir. Bu sebeple tedavinin mültidisipliner yaklaşımla planlanması önemlidir. Bu çalışmada Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hekimlikte Acil Vakalar Anabilim Dalı polikliniğine 1992-1995 yıllan arasında acil başvuru ile gelen ve tedavi edilen 46 hastada saptanan toplam 60 orbita kırığı incelenmiştir. Hastaların 18'i konservatif yöntemlerle, 15'i ekstrakranyal cerrahi girişimlerle tedavi edilmiştir (açık redüksiyon ve plak + vida tespit, gereken olgularda otojen kemik grefti). 13 olguda ise frontal kraniyotomi ile orbita tavanının redüksiyonu + duraplasti ve hematom boşaltılması işlemi uygulanmıştır. Erken dönemde yapılan kalıcı girişimle tüm patolojiler onarılmış ve hem estetik hem de fonksiyonel açıdan yeterli sonuçlar alınmış ve ileri dönemlerde tedavi gerektirecek problemlerle karşılaşılmamıştır. Erken dönemde yapılan girişimlerle kırık fragmanlar pozisyonlarına daha rahat getirilerek tespit edilmekte ve ilk girişimle daha tatmin edici sonuçlar alınmaktadır. Bu makalede, nöroşirurji, plastik cerrahi, göz hastalıkları ve acil cerrahi uzmanlarından oluşan bir ekip tarafından orbita kırığı olan hastanın çok yönlü olarak değerlendirildikten sonra tek seansta dekompresyonun ve rekonstrüksiyonun birlikte yapılmasının en etkin tedavi yöntemi olduğu vurgulanmaktadır.

19. 
HIZIR ACİL SERVİS AMBULANSLARIYLA ALINAN VAKALARIN DEĞERLENDİRİLMESİ
EVALUATION OF THE PATIENTS TRANSPORTED WITH THE EMERGENCY SERVICE AMBULANCES
H Yurteri, A Saran, İ Özgün
Sayfalar 204 - 207
Bu çalışmada Ocak 1993 ile Mayıs 1995 tarihleri arasında Bursa Devlet Hastanesi Hızır Acil Servisi'ne 112 No'lu telefon aracılığıyla yapılan ilk yardım çağrıları geriye dönük olarak değerlendirildi. Bu 29 aylık süre içinde hızır acil ambulans sistemine 692 başvuru oldu. Gidilen çağrıların 144'ünün (%20.8) "Boşa Gitme" olduğu görüldü. Diğer 566 hasta ise ambulansla alındı. Bu vakalar yaş grupları, cinsiyet, vakanın alındığı yer, hastalık grupları ve uygulanan tedavi şekilleri açısından değerlendirildi. Bu vakaların cinsiyet dağılımı: 357 erkek (%63), 209 kadın (%37) olarak belirlendi. Yaş gruplarına göre en büyük grubu 60 yaş üzeri grup (%47.9) oluşturdu. Vakaların "alındığı yerlere" göre sınıflandırılmasında en büyük grubu "evlerden alınan" vakalar oluşturdu. Alınan vakaların hastalık gruplarına göre sınıflandırılmasında ilk sırayı (%19.08) kalp hastalıklarının aldığı görüldü. İkinci sırayı (%18.3) serebro-vasküler hastalıklar, üçüncü sırayı ise (%7.4) trafik kazaları aldı. Ambulansla alınan vakaların %52.7'si yatarak tedavi edildiler. Sonuçta hızır acil servise telefonla yapılan başvurularda %20.8 oranında boşa gidildiği görüldü. Ayrıca Huzur evlerindeki sağlık organizasyonunun yeniden yapılanması gerektiği kanısına varıldı. Trafik kazalarından ambulansla alınan vakaların sayılarının çok yetersiz olması acil hasta transport sisteminin yeniden düzenlenmesini gerektirmektedir.

20. 
AYAKTAN TEDAVİ EDİLEN YANIK VAKALARIMIZIN EPİDEMİYOLOJİK DEĞERLENDİRMESİ
AN EPIDEMIOLOGIC EVALUATION OF OUTPATIENT BURN CASES
Canimdat Engin, Kenan Sami Çakar
Sayfalar 208 - 211
Hastanemizde ayaktan tedavisi yapılan 88 hastanın yanık bilgi formlarından elde edilen epidemiyolojik bilgiler retrospektif olarak değerlendirildi. Hastaların yanık yüzdesi, %20'nin altında olup II yanıklı 86 hastaya lokal tedavi, III yanıklı 2 hastaya ise debridman ve greftleme uygulanarak, iyileşme sağlandı. Hastaların %54.3'ü 15 yaş altındadır. Erkek: kadın oranı 3.9: 1'dir. Hastaların çoğu 5 veya daha kalabalık, sosyoekonomik olarak kötü durumda olan (%52) ailelerdendir. Sıcak su ile yanık ilk sıradadır ( %74). Hastaların önemli bir kısmı (%60) ev içinde yanmıştır. Soğuk su tatbiki en yaygın ilk yardım sekli olup hastaların %93 'ü ilk 24 saat içinde hastaneye başvurmuşlardır. Bu çalışma, çocuklara ve ailelerine evdeki kazalara karşı alınması gereken önlemler konusunda yaygın eğitimin önemini bir kez daha göstermektedir.

21. 
DALAK HİDATİK KİSTİNİN TRAVMATİK RÜPTÜRÜ
TRAUMATIC RUPTURE OF SPLEEN HYDATIC CYST
Harun Analay, Cihan Yıldırır, M Şehsuvar Gökgöz, Mustafa Turan
Sayfalar 212 - 214

22. 
BÖBREK PEDİKÜL YARALANMALARINA YAKLAŞIM: (BİR OLGU NEDENİYLE)
APPROACH TO RENAL PEDICLE INJURIES: (CASE REPORT)
Tunç Yaltı, Osman Krand, Serhat Tolun, M İzzet Titiz
Sayfalar 215 - 217

23. 
RETROPERİTONEAL APANDİSİT PERFORASYONU VE PLEVRAL EFFÜZYON
RETROPERITONEAL APPENDICITIS PERFORATION AND PLEURAL EFFUSION
İbrahim Barut, Osman Nuri Dilek, İrfan Yalçınkaya, Ekrem Algün
Sayfalar 218 - 220

24. 
KOLONDA PERFORASYONA YOL AÇAN AMEBİK KOLİT (OLGU SUNUMU)
THE AMEBIC COLITIS WHICH C A USED COLONIC PERFORATION (CASE REPORT)
Metin Aydın, Osman Güler, O Nuri Dilek, F Hüsniye Dilek
Sayfalar 221 - 223

25. 
JEJUNOGASTRİK İNVAJİNASYON: GASTREKTOMİNİN NADİR BİR GEÇ KOMPLİKASYONU
JEJUNOGASTRIC INTUSSUSCEPTION: A RARE LATE COMPLICATION OF GASTRECTOMY
Ertuğrul Gazioğlu, Anıl Çubukçu, Cem Karayiğit, Fadıl Ayan
Sayfalar 224 - 226